Türkiye İnsan Yönetimi Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Taşcı Firuzbay, “Gençleri duymamız gerekiyor. Onlar emir komuta zincirinin olmadığı bir alan arıyorlar” diyor.
Türkiye İnsan Yönetimi Derneği (PERYÖN) Yönetim Kurulu Başkanı Ebru Taşcı Firuzbay, iş hayatında gençlerin emir komuta zincirinin olmadığı bir alan aradığını vurgulayarak, “Daha özgür ve apoletsiz bir iş dünyası istiyorlar. Unvanlara takılmıyorlar. Rutinden sıkılıyorlar. Ciddi enerjileri var ve bunları ortaya çıkarmak kullanmak yöneticilerin işi” dedi.
Ebru Taşcı Firuzbay ile değişen iş hayatını konuştuk.
DÖRT NESİL BİRLİKTE
Pandemi, gelişen teknoloji ile çalışma hayatı nasıl bir dönüşümden geçiyor?
Değişimin hızı arttı. İş yaşamında daha fazla esneklikler oldu. Saat ve mekân esnekliği var. Bir sonraki dalgada kariyer esnekliğine kadar gidiyor. Anlaşma, kontrat türleri bile değişiyor. Artık işe alım süreçlerinde bile yapay zekâ kullanılıyor. Dört neslin birlikte çalıştığı nadir bir süreçten geçiyoruz. Şu anda yönetimde X kuşağı var ama geleceğin yöneticileri üniversiteden mezun olan Z kuşağı. Şu anda onların talepleri ve ihtiyaçlarına göre bir iş ortamları yaratmaya çalışıyoruz. İpler X kuşağının elinde olsa bile yeni kuşak çok hızlı geliyor. İpin üstünde birlikte dans etmemiz, gençleri duymamız gerekiyor. İş yaşamını da buna hazırlamamız gerekiyor. Biz dernekte PERYÖN Genç diye ayrı bir oluşuma gittik. Artık onlar anlatıyor biz dinleyen öğrenen tarafız.
GENÇLER ÖZGÜRLÜK İSTİYOR
Türkiye ekonomisi daha çok aile şirketi ve KOBİ ağırlıklı. Aile büyükleri yöneticiler Z kuşağının isteklerine ne derece cevap veriyor, direnç gösteriyor mu?
Gençleri duymamız gerekiyor. Onlar nasıl liderler, nasıl bir kurum kültürü, nasıl bir çalışma atmosferinde yaşamak istiyorlar anlamamız lazım. Büyük aile şirketlerinin büyük oranda kurumsallaşmaya doğru gittiğini görüyoruz, bunu tetikleyen de yeni nesil. Gençler emir komuta zincirinin olmadığı bir alan arıyorlar. Daha özgür ve apoletsiz bir iş dünyası istiyorlar. İlerleme istekleri var. Rutinden sıkılıyorlar. Ciddi enerjileri var ve bunları ortaya çıkarmak kullanmak yöneticilerin işi. Kurum içindeki kariyerlerini çeşitlendirmek gerekiyor. Onlara dönük eğitim programları geliştirmek şart. Onları yıldırırsanız kurum içinde kalma süresi de kısa olabiliyor.
ÜCRET ÖNEMLİ KRİTER
Yüksek enflasyon nedeniyle çalışanlar aldıkları ücretlerden mutsuz. Asgari ücret normal ücret haline geldi, ne diyorsunuz?
Gelirin çalışanın satın alma gücünün istediği ideal seviyede olması gerekiyor. Çalışma hayatında ücret önemli bir parametre. Türkiye’de hâlâ geçmişten gelen olumlu büyüme rakamlarının etkisini görüyoruz. Asgari ücret yılda iki kere artar hale geldi. 2024’te de enflasyona bağlı olarak birden fazla asgari ücret artışı olabilir. Bu diğer ücretlerle aradaki makası daraltabiliyor. Şirketler de yan haklarla çalışanını desteklemeye çalışıyor.
Şirketler açısından bunu yönetmek zor oluyor mu?
Sürekli takip etmemiz gereken bir konu. Pandemiden bu yana insan kaynakları bölümleri büyük yük alıyorlar. Kimi zaman sağlık kimi zaman gelir kimi zaman psikolojik destek sunmak durumunda kalıyorlar. Depremde bir an afet ve kriz yönetimine el atmak durumunda kaldık. Ücret belirlemede tek parametre asgari ücret de olmuyor, enflasyon, şirketin o dönem içinde geçtiği performans…
Depremden sonra çoğu kurumun afet kriz yönetimi olmadığını gördük. Şirketlerde şu anda durum nedir?
Şubat ayından sonra acı da olsa herkes bunu iş planlarına koydu. Şu an tüm kurumlar bir afet kriz yönetim planı çalışıyor. Bu sadece deprem değil; sel, yangın… Birçok kurum depremden sonra İstanbul dışında farklı lokasyonlarda da ekipler oluşturmaya başladı. İşin sürekliliği için bu şart. İstanbul dışına planlı bir göç oluşuyor. Gelecek 1-2 yılda buradaki trafik daha da artacak.
İstanbul’da geçinmek de çok zor. Çalışanlar burdan gitmek istiyor mu?
İstanbul hep pahalıydı. Göç alıyordu. Eğer başka şehirde halihazırda gayrimenkulü varsa insanlar İstanbul’dan gitmek istiyor. Ama artık diğer şehirler de ucuz değil. Uzaktan çalışma ile pek çok insan İstanbul dışında çalışıyor.
EN BÜYÜK KAYGI BELİRSİZLİK
Son yıllarda çok ciddi beyin göçü var. Gençler artık burada kalmak istemiyor, göçü durdurmanın yolu var mı?
Gençler yurtdışındaki fırsatları iyi takip ediyor. Kendilerini farklı meziyetler donatmak istiyorlar. Giden kadar onları sonrasında donanacakları bilgilerle nasıl döndürebiliriz buna kafa yormak gerekiyor.
Türkiye’deki sistemden memnun olmayanlar, çocuklarına daha iyi bir eğitim aldırmak için gidenler de var.
Doğru. En büyük kaygı belirsizlik. İnsanlarda geleceğe dönük kaygı artınca farklı yollar arıyorlar. Yurtdışına gitmek de bu yollardan biri. Gençler artık kendi yollarını kendileri çiziyor.
ŞEFKATLİ LİDERLİK GEREKİYOR
Firmalar çalışanı elde tutmak için hangi adımları atıyor?
Gençler bir kuruma para kazanmak için gelmiyorlar. Şirketin sunduğu esneklikler çok önemli. İşe alım görüşmelerinde gençlerin ilk sorduğu soru şu; kaç gün ofisten çalışıyorsunuz? Önce kendi alanını tanımlıyorlar. Özgürlük onlar için önemli bir değer. Masa başında stajyer mantığında bir çalışma tarzı onları mutlu etmiyor. Teknolojisi gelişmiş şirket istiyorlar. Yönetsel kademelerde işe alımlarda insan ilişkilerine çok bakılıyor. Şefkatli liderlik bizim için çok önemli. Diktatör liderler değil, koruyan kollayan geliştiren liderler yöneticiler isteniyor. Eskiden kurumlara iş başvuruları yağardı. Şimdi gençlerin peşinden koşuyoruz.
Türkiye iş piyasası nereye gidecek?
Enflasyonist dönem sürecek. Gelecek yılın ilk altı ayını izlemek gerekiyor. Kurumlar ve çalışanlar imece usulü bu süreci geçirmek durumunda kalacak. Fırsatları da görmeye çalışıyoruz. Ama daha tedbirli daha dikkatli gidiyoruz. Kısa vadelerle izleyerek planlar yapılacak.