Bu hafta vizyona giren Napolyon filmi ile Napolyon Bonapart’ın yaşamı merak konusu oldu. Peki, Napolyon Bonapart kimdir? Napolyon evli miydi? Napolyon nasıl öldü? Napolyon’un yaşamı…
Napolyon filminin prömiyeri bu hafta Paris’te yapıldı. Bu hafta ise Türkiye’de vizyona girecek. Film ile birlikte Napolyon’un yaşamı da merak konusu oldu.
NAPOLYON BONAPART KİMDİR?
Napolyon Bonapart, 1769 yılında Korsika adasında dünyaya geldi. Fransız Devrimi’nin etkisi altında büyüdü ve Fransız Devrim Savaşları sırasında hızla yükseldi. Hırslı ve stratejik bir lider olarak tanındı. Genç yaşta Fransız Ordusu’na katıldı ve dikkat çekici bir şekilde başarılar elde ederek hızla terfi etti.
Napolyon, 1799’da Fransa’nın istikrarsız siyasi ortamında iktidara geldi. Onun yönetimi altında, Fransa’da istikrar ve reformlar başladı. Hukuk sistemini düzenledi, eğitimi geliştirdi ve birçok alanda modernizasyon çalışmalarına başladı. Ayrıca, Napolyon’un liderliği altında Fransız Ordusu, Avrupa’nın birçok bölgesinde zaferler elde etti ve imparatorluk genişledi.
Ancak, Napolyon’un savaşlarının etkisiyle Avrupa’nın dengesi değişti ve birçok ülke onun genişlemesine karşı çıktı. 1812’de Rusya Seferi büyük bir yenilgiyle sonuçlandı ve Napolyon’un gücü zayıflamaya başladı. Sonrasında Avrupa’da çeşitli koalisyonlar kuruldu ve 1814’te Napolyon tahttan indirildi.
Elba Adası’na sürgün edilen Napolyon, kısa bir süre sonra Fransa’ya dönerek iktidara geri döndü, ancak 1815’teki Waterloo Muharebesi’nde kesin bir yenilgiye uğradı ve bu kez Saint Helena adasına sürgüne gönderildi. 1821’de burada hayatını kaybetti.
Napolyon Bonapart, askeri dehası, reformist yaklaşımı ve Avrupa tarihindeki etkisiyle tanınır. Hem hayranlık duyulan bir lider olarak hem de eleştirilen bir figür olarak görülür. Bugün, Napolyon’un mirası, hem askeri stratejisi hem de yaptığı reformlarla ilgili olarak tarihçiler arasında hala tartışılmaktadır.
NAPOLYON’UN ÖZEL YAŞAMI
Nisan 1795’te Marsilya’nın zengin bir tüccar ailesinin kızı olan Désirée Eugénie Clary ile nişanlandı. Désirée’nin kız kardeşi Julie Clary, Bonaparte’ın ağabeyi Joseph ile evlenmişti. Napolyon, terör döneminde idam edilmiş kocası Alexander de Beauharnais’in kılıcını saklaması için oğluna izin vermesine teşekkür bahanesiyle kendisini ziyarete gelen Josephine de Beauharnais’e âşık oldu. Nişanlısından ayrıldı.
Napolyon, Josephine de Beauharnais ile 1796’da evlendi. Bu evlilik, onun kariyeri için de stratejik bir öneme sahipti çünkü Josephine, o dönemdeki yüksek sosyal statüsü ve bağlantıları ile Napolyon’un siyasi kariyerinde ona destek oldu.
Ancak, çiftin çocuk sahibi olamaması, evliliği bazı sorunlarla karşı karşıya bıraktı. Bu durum, Napolyon’un evliliği sonlandırmasına yol açtı ve Josephine’den boşanarak II. Franz’ın kızı Avusturya Prensesi Maria Louise ile evlendi. Maria Louise ile olan bu evlilikten bir oğlu oldu, Napolyon II.
NAPOLYON’UN MISIR SEFERİ
Napolyon’un Mısır Seferi, hem askeri açıdan önemli bir harekat hem de tarihsel açıdan ilginç bir dönemeçtir. 1798’de başlayan bu sefer, Napolyon’un genişleme ve stratejik açıdan Avrupa dışında etki alanı kurma isteğiyle gerçekleşti.
Mısır Seferi, askeri bir harekat olmanın yanı sıra bilimsel keşifleri ve kültürel etkileşimi de beraberinde getirdi. Napolyon’un amacı, Mısır’ı ele geçirerek İngilizlere karşı stratejik bir avantaj elde etmekti. Ancak, Mısır’ı ele geçirmek için giriştiği harekat, sonuçları açısından karmaşık bir süreci beraberinde getirdi.
Fransız ordusu, deniz yoluyla Mısır’a ulaştı ve çeşitli çatışmaların ardından Kahire’yi ele geçirdi. Bu esnada Napolyon, Mısır’ın yerel kültürünü, tarihini ve bilimini keşfetmeye başladı. Bilim insanları, tarihçiler ve dilbilimcilerle birlikte çalışarak bölgenin araştırılmasını teşvik etti. Özellikle, Rosetta Taşı’nın keşfi bu dönemde gerçekleşti ve antik Mısır hiyerogliflerinin çözülmesinde önemli bir rol oynadı.
Ancak, İngiliz Donanması’nın Akka kuşatmasını başarıyla kırması ve Mısır’daki genel şartların zorlaşmasıyla beraber Napolyon’un stratejisi sarsılmaya başladı. Bu süreçte, Napolyon ordusuyla Mısır’dan ayrıldı ve Fransa’ya geri döndü.
Mısır Seferi, askeri başarı açısından belirsizliklerle dolu olsa da, bilimsel ve kültürel açıdan önemli keşiflere ve etkileşimlere yol açtı. Napolyon’un bu harekatı, Avrupa dışındaki topraklara olan ilgisini ve Fransa’nın stratejik genişleme planlarını da göstermesi açısından önemlidir. Bu sefer, bugün bile tarihçiler ve araştırmacılar tarafından detaylı bir şekilde incelenmekte ve analiz edilmektedir.
NAPOLYON’UN ÖLÜMÜ
Napolyon Bonapart, 1821 yılında Saint Helena adasında hayatını kaybetti. Ölümünün kesin sebebi konusunda farklı görüşler bulunsa da, resmi kayıtlara göre ölüm nedeni mide kanseriydi. Saint Helena’da sürgünde yaşadığı süre boyunca sağlık durumu giderek kötüleşmişti. Mide ağrıları, sindirim sorunları ve genel olarak zayıf düşmüş bir sağlık durumu vardı.
Napolyon Bonapart’ın cenazesi oldukça ilginç bir hikayeye sahiptir. O dönemde, Napolyon’un vasiyetinde yer alan isteği üzerine, ölümünden sonra kalıntılarının Fransa’ya getirilerek Paris’teki Les Invalides Kilisesi’ne defnedilmesi planlanmıştı.
Ancak, ölümünden sonra cenazesi Saint Helena’da defnedildi. 1840 yılında, Fransız hükümetinin yoğun çabaları sonucu Napolyon’un naaşı Saint Helena’dan alındı ve Fransa’ya getirildi. Cenaze töreni büyük bir uluslararası etkinlik haline geldi ve çok sayıda insanın katılımıyla gerçekleşti. Napolyon’un naaşı, Paris’teki Les Invalides Kilisesi’ne götürüldü ve burada dev bir cenaze töreniyle defnedildi.
Bugün, Les Invalides Kilisesi’nde Napolyon’un mezarı ziyaretçilere açıktır ve hala birçok kişi tarafından ziyaret edilmektedir. Napolyon’un cenazesi ve ardından yapılan devasa törenler, tarih boyunca büyük bir ilgiyle takip edilmiş ve bugün bile tarihî bir anı olarak hatırlanmaktadır.
NAPOLYON KOMPLEKSİ NEDİR?
“Napolyon kompleksi” terimi, genellikle kısa boylu insanların, boyunun kısalığından dolayı diğer insanlardan daha fazla güç ve otorite elde etmek için aşırı rekabetçi veya hırslı olma eğilimi olarak tanımlanır. Bu terim, Napolyon Bonapart’ın boyunun kısalığına atıfta bulunur ve onun güçlü liderlik ve hırslı tutumu ile ilişkilendirilir.