Geçen hafta Fed yetkililerinin enflasyonla mücadelenin henüz bitmediğine ilişkin vurguları öne çıkarken, bu mücadelenin faiz artırımına gerek kalmadan olabileceğine dair mesajların da gelmesiyle pay piyasaları alış ağırlıklı seyretti. Dünya ekonomileri enflasyon mücadelesinde önemli yol kat etmiş olsa da zafer ilan etmek için daha alınacak mesafe bulunduğuna yönelik açıklamalar piyasalarda belirsizlikleri güçlendiriyor.
Küresel piyasalarda, geçen hafta Fed yetkililerinin enflasyonla mücadelenin henüz bitmediğine ilişkin vurguları öne çıktı. Bu mücadelenin faiz artırımına gerek kalmadan olabileceğine dair mesajların da gelmesiyle pay piyasaları alış ağırlıklı seyretti.
Dünya genelinde enflasyonla mücadelede gerektiği kadar adım atılıp atılmadığı sorgulanmaya devam ederken, varlık fiyatlarında oynaklık güçlü kalmayı sürdürüyor. Merkez bankalarının enflasyonla ilgili endişelerinin hala devam etmesi piyasalarda belirsizliklerin güçlü kalmasına neden oluyor.
Dünya ekonomileri enflasyon mücadelesinde önemli yol kat etmiş olsa da zafer ilan etmek için daha alınacak mesafe bulunduğuna yönelik açıklamalar piyasalarda belirsizlikleri güçlendiriyor.
Fed Başkanı Jerome Powell’ın açıklamalarındaki ton da öngörülenden daha “şahin” oldu.
Powell, yaptığı açıklamalarda, enflasyonu yüzde 2 hedefine düşürecek kadar kısıtlayıcı bir para politikası duruşuna ulaşıldığından emin olmadıklarını belirterek, gerekmesi halinde para politikasını daha da sıkılaştırmakta tereddüt etmeyeceklerini söyledi.
Enflasyonun sürdürülebilir bir şekilde yüzde 2’ye düşürülmesi sürecinde daha kat edilmesi gereken uzun bir yol olduğunu aktaran Powell, üçüncü çeyrekte ekonomik büyümenin güçlü olduğunu ancak gelecek çeyreklerde yavaşlamasını beklediklerini kaydetti.
Powell, daha güçlü büyümenin iş gücü piyasasında dengenin yeniden sağlanmasına ve enflasyonun düşürülmesine yönelik ilerlemeye zarar verebileceği ve bunun da para politikası tepkisi gerektirebileceği riskine karşı dikkatli olduklarını aktardı.
Diğer Fed yetkililerinin açıklamaları da takip edilirken, Richmond Fed Başkanı Thomas Barkin, faiz artırımlarının tam etkisinin henüz görülmediğine işaret ederek, enflasyonun yüzde 2’ye doğru düzgün bir şekilde ilerlediğine henüz ikna olmadığını kaydetti.
Atlanta Fed Başkanı Raphael Bostic de para politikasının muhtemelen yeterince kısıtlayıcı olduğunu ifade ederek, Fed’in, yüzde 2 hedefine ulaştığına emin olana kadar kısıtlayıcı kalacağına dikkati çekti.
Bostic ayrıca enflasyonun hedefe düşürülmesi için daha fazla zamana ihtiyaç olduğunu belirtti. Bostic, faiz oranlarını daha fazla artırmaya gerek kalmadan enflasyonun hedefe düşürülebileceğini düşündüğünü kaydetti.
St. Louis Fed Başkanı Kathleen O’Neill Paese, daha sıkı mali koşulların gerekli kısıtlamayı sağlayıp sağlayamayacağının henüz belli olmadığını söyledi. Fed Yönetim Kurulu Üyesi Lisa Cook da dünya genelinde jeopolitik gerilimlerdeki artışın Avrupa ve Çin’de halihazırda zayıf olan büyümeyi daha da kötüleştirebileceğini ve etkilerinin ABD ekonomisinin gidişatını değiştirebileceğini belirtti.
Fed Yönetim Kurulu Üyesi Michelle Bowman, gelen verilerin enflasyondaki ilerlemenin durduğunu veya enflasyonu zamanında yüzde 2’ye düşürmek için yetersiz olduğunu göstermesi durumunda daha fazla faiz artırımını desteklemeye açık olduğunu belirtti.
Bowman, tahvil faizlerinde eylül ayından bu yana yaşanan artışın, finansal koşulların sıkılaşmasına yol açtığını kaydetti.
Fed Yönetim Kurulu Üyesi Christopher Waller da tahvil faizlerinde son haftalarda görülen artışın, tahvil piyasası için “depremden” başka bir şey olmadığını aktardı. Waller, ABD ekonomisinin üçüncü çeyrekteki yüzde 4,9’luk büyümesinin ise Fed’in bir sonraki politika hamlesini değerlendirirken izlenmesi gereken bir performans olduğunu dile getirdi.
Dallas Fed Başkanı Lorie Logan ise finansal koşulların enflasyonu düşürmek için yeterince sıkı olup olmadığını değerlendirmek için bankanın geçen haftaki toplantısında politika faizinin sabit tutulmasını desteklediğini ancak mücadelenin henüz kazanılmadığını ifade etti.
Öte yandan ABD Hazinesi tarafından gerçekleştirilen tahvil ihracında talebin beklentilerin altında kalmasıyla ABD’nin 30 yıllık tahvil faizi, yaklaşık 7 baz puan yükselerek yüzde 4,76’ya çıktı. ABD’nin 10 yıllık tahvil faizi de yakşalık 9 baz puan yükselerek yüzde 4,60’a çıktı.
Emtia fiyatlarında ise oynaklık devam ederken, Brent petrolün varil fiyatı, haftayı yüzde 4,2 düşüşle 81,4 dolardan tamamladı. Altının ons fiyatı ise yüzde 2,8 düşüşle haftayı 1.938 dolardan tamamladı.
Kripto para birimi Bitcoin, 37 bin 972 dolarla son 18 ayın zirvesini test etti.
POZİTİF SEYİR ÖNE ÇIKTI
New York borsasında, Fed’in enflasyonun düşürülebilmesi için daha fazla adım atılabileceğine dair beklentilerine karşın bankanın ileriki aylarda faiz artırım ihtimalinin hala düşük seviyelerde bulunmasıyla geçen hafta pozitif bir seyir izlendi.
ABD’de açıklanan verilere göre, ülkede toptan stoklar aylık yüzde 0,2 yükselişle beklentileri aşarken, makroekonomik verilerin ülke ekonomisine ilişkin sinyalleri yakından takip ediliyor.
Ülkede açıklanan makroekonomik veriler, iş gücü piyasasının güçlü kaldığına işaret ederken, ABD’de ilk kez işsizlik maaşı talebinde bulunanların sayısı, 4 Kasım ile biten haftada önceki haftaya kıyasla 3 bin kişilik düşüşle 217 bine indi. Süregelen işsizlik maaşı başvuru sayısı ise 22 bin kişi artış gösterdi.
Michigan Üniversitesince ölçülen tüketici güven endeksi, kasımda aylık bazda 3,4 puan azalışla 60,4’e düşerek piyasa beklentilerinin altında gerçekleşti ve 6 ayın en düşük seviyesine indi.
Öte yandan uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s, ABD’nin “Aaa” olan kredi notunu teyit ederken durağan olan not görünümünü “negatif” olarak revize etti.
Analistler, Fed’in para politikasının seyrine ilişkin daha fazla ipucu için gelecek hafta açıklanacak enflasyon verilerinin yatırımcıların odağında olduğunu belirtti.
Söz konusu gelişmelerle geçen hafta, New York borsasında haftayı Nasdaq endeksi yüzde 2,20, S&P 500 endeksi yüzde 1,13 Dow Jones endeksi ise yüzde 0,5 yükselişle tamamladı.
13 Kasım ile başlayan haftada salı Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), çarşamba perakende satışlar, Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE), New York Fed sanayi endeksi, perşembe haftalık işsizlik maaşı başvuruları, Philadelphia Fed imalat endeksi, sanayi üretimi, kapasite kullanımı, cuma konut başlangıçları ve inşaat izinleri takip edilecek.
SATIŞ AĞIRLIKLI BİR SEYİR HAKİMDİ
Avrupa borsalarında, geçen hafta satış ağırlıklı bir seyir görülürken, bölgede makroekonomik veriler de karışık sinyaller vermeye devam ediyor.
Bölgede açıklanan verilere göre, Avro Bölgesi’nde Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE), eylülde aylık bazda yüzde 0,5 artarken, yıllık bazda yüzde 12,4 düştü. Almanya’da sanayi üretimi eylülde aylık yüzde 1,4 geriledi.
Avro Bölgesi’nde ayrıca hizmet sektörü ve bileşik Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) sırasıyla 47,8 ve 46,5 şeklinde gerçekleşerek daralmanın devam ettiğine işaret ederken, Almanya’da fabrika siparişleri eylülde beklentilerin aksine yüzde 0,2 arttı.
Bölgede, perakende satışlar, eylülde bir önceki aya göre yüzde 0,3 düşerken, Almanya’da enflasyon ekim ayında yüzde 3,8 ile Ağustos 2021’den bu yana en düşük seviyesine geriledi.
Avrupa Merkez Bankasının (ECB) Tüketici Beklentileri Anketi’ne göre, tüketicilerin gelecek 12 ay için enflasyon beklentisi yüzde 3,5’ten yüzde 4’e çıktı.
ECB üyeleri de sözle yönlendirmelerini sürdürürken, Avrupa basınında çıkan haberlere göre ECB üyesi Robert Holzmann ECB’nin gerekmesi halinde tekrar faiz artırmaya hazır olması gerektiğini dile getirdi.
ECB Başekonomisti Philip Lane, ECB’nin politika faizlerini bir süre burada tutmaya odaklandığını söyledi. Uluslararası Para Fonu (IMF) da yaptığı açıklamada, ECB’nin politika faizini gelecek yıl boyunca yüzde 4 seviyesinde tutmak zorunda kalabileceğini bildirdi.
İngiliz ekonomisi üçüncü çeyrekte (temmuz-eylül) büyüme göstermezken, bu durum, ekonominin bu yılki en zayıf çeyreklik performansı olarak kayda geçti.
Öte yandan, İngiltere Merkez Bankası Başkanı Andrew Bailey, İrlanda Merkez Bankasının Dublin’de düzenlediği “Finansal Sistem Konferansı 2023″te yaptığı konuşmada, ülkede para politikasının sıkı olduğunu ve enflasyonun hedeflenen yüzde 2 seviyesine düşene kadar uzun süre sıkı kalacağını belirterek, “Faiz indiriminden bahsetmek için gerçekten çok erken. Çok netiz, bu konuda henüz konuşmuyoruz.” ifadelerini kullandı.
Söz konusu gelişmelerle geçen hafta Almanya’da DAX endeksi de yüzde 0,30 değer kazanırken, Fransa’da CAC 40 endeksi yüzde 0,03 İtalya’da MIB 30 endeksi yüzde 0,65 ve İngiltere’de FTSE 100 endeksi yüzde 0,77 değer kaybetti.
Gelecek hafta pazartesi Almanya’da cari denge, salı Almanya’da ZEW ekonomik güven endeksi, Avro Bölgesinde büyüme, çarşamba İngiltere’de TÜFE, perşembe Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde’ın konuşması, cuma Avro Bölgesinde TÜFE takip edilecek.
GAYRİMENKUL ŞİRKETLERİNE DAİR ENDİŞELER DEVAM ETTİ
Asya piyasalarında ise geçen hafta Hong Kong hariç alış ağırlıklı bir seyir öne çıktı.
Çin’de gayrimenkul şirketlerine ilişkin endişeler devam etse de birkaç şirkete yönelik haber akışı varlık fiyatlarını olumlu etkiliyor. Güney Kore’de pay piyasalarında açığa satışın haziran 2024’e kadar kaldırılması ülke piyasalarını destekledi.
Japonya Merkez Bankası (BoJ) Başkanı Kazuo Ueda, ultra gevşek para politikalarını sonlandırmak için reel ücret artışlarının pozitife dönmesini beklemek zorunda olmadıklarını dile getirdi. Analistler, bu durumda bankanın güvercin politikaları terk ederken beklenenden biraz daha erken adım atabileceğini aktardı.
BoJ’un yayınlanan toplantı özetinde ise bazı yetkililerin düşük faiz politikasını terk etmek için gerekli mesajların verilmeye başlanılması önerisinde bulunduğu görüldü.
Öte yandan Japonya’da ödemeler dengesi eylülde 2 trilyon 723,6 milyar yen fazla verirken, öngörüleri karşılayamadı.
Geçen hafta Asya piyasalarındaki pozitif seyre karşın Çin’de açıklanan veriler dünya ekonomisinin yavaşladığına yönelik endişeleri beslemeye devam etti.
Çin’in ihracatı geçen ay yüzde 6,4 azalarak beklentileri karşılamazken, ithalatı yüzde 3 artışla öngörüleri geride bıraktı. Hong Kong’daki bir finans zirvesinde konuşan, Çin Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Zhang Qingsong, bankanın Çin ekonomisi için iyice düzenlenmiş ekonomi programlarının olduğunu ifade etti.
Çin’de ayrıca TÜFE ekimde aylık yüzde 0,2, yıllık yüzde 2,7 gerilerken, deflasyon endişeleri yeniden ön plana çıktı.
Analistler, ülkedeki ekonomik aktiviteye yönelik endişelerin arttığını kaydederek, bu durumun Çin Merkez Bankasını (PBoC) para politikasında güvercin adımlar atmaya zorlayabileceğinin öngörüldüğünü ifade etti. Analistler piyasalarda, gelecek hafta yapılacak toplantıda PBoC’nin 1 yıllık borçlanma faizini 10 baz puan indireceğine yönelik tahminlerin güç kazandığını aktardı.
Öte yandan, ülkede açıklanan verilere göre ödemeler dengesi eylülde 2 trilyon 723,6 milyar yen fazla verirken, öngörüleri karşılayamadı.
IMF, Çin ekonomisine ilişkin büyüme tahminini bu yıl için yüzde 5,4’e, gelecek yıl için de yüzde 4,6’ya yükseltse de gelecek 5 yıl içinde Çin büyümesine yönelik beklentilerin zayıf olması dikkati çekti.
IMF’nin açıklamasında, “Orta vadede, üretkenlikteki zayıflık ve nüfusun yaşlanmasından kaynaklanan ters rüzgarlar nedeniyle büyümenin 2028 yılına kadar kademeli olarak yaklaşık yüzde 3,5’e düşeceği öngörülüyor.” ifadelerine yer verildi.
Analistler, Çin’de açıklanan enflasyon verilerinin ardından hükümetin atacağı olası adımların piyasalarda oynaklığı artırmasının beklendiğini kaydetti.
Öte yandan, Avustralya Merkez Bankası (RBA) 4 toplantının ardından politika faizini 25 baz puan artırarak yüzde 4,35’e çıkardı. Bankadan yapılan açıklamada yüksek enflasyonun beklenenden daha uzun süre yüksek seyredebileceği endişesine vurgu yapıldı.
Söz konusu gelişmelerle haftalık bazda Hong Kong’da Hang Seng endeksi yüzde 2,61 değer kaybederken, Güney Kore’de Kospi endeksi yüzde 1,74, Japonya’da Nikkei 225 endeksi yüzde 1,93, Çin’de Şanghay bileşik endeksi yüzde 0,27 değer kazandı.
Gelecek hafta pazartesi Japonya’da ÜFE, çarşamba Japonya’da büyüme, sanayi üretimi, kapasite kullanım oranı, Çin’de sanayi üretimi, perakende satışlar, perşembe Japonya’da dış ticaret dengesi takip edilecek.