BBP Genel Başkanı Mustafa Destici 31 Mart yerel seçimlerinde CHP’nin aldığı oy oranını değerlendirdi.
Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı Mustafa Destici 31 Mart yerel seçim sonuçlarını basın mensupları ile katıldığı iftar programında değerlendirdi. Destici CHP’nin aldığı oy oranının kendi oyu olmadığını öne sürdü.
31 Mart yerel seçimlerinde CHP oyların yüzde 37.64’ünü alarak birinci parti oldu. Cumhur İttifakı’nın ortağı BBP ise yurt genelinde yüzde 0.43 oy aldı.
“BANA GÖRE YÜZDE 10’UNDAN FAZLASI CHP’NİN KENDİ OYU DEĞİL”
Mustafa Desteci CHP’nin aldığı oy oranı ile ilgili değerlendirmelerde bulundu:
“Kazandığı belediye sayısı, oy oranı bunu gösteriyor. Sonuçlar böyle gösteriyor ama bir de işi incelediğimizde, analiz ettiğimizde neyi görüyoruz? Aslında o yüzde 37 oyun bana göre yüzde 10’undan fazlası CHP’nin kendi oyu değil. Birincisi DEM Parti’nin orada TİP’le beraber en az bir yüzde 6-7’lik oyu var. İYİ Partinin en az yüzde 4-5 puanlı oyu var. Daha önce ittifak yaptığı partilerden gelen oylar var. Bunları çıktığınızda yine aslında CHP’yi klasik yüzde 25-26 olarak görürsünüz. Fakat belediye başkanlığı sayısını fazla kazandı. Kazananı tebrik ediyoruz.
Seçime katılım düşük oldu. Özellikle AK Parti tabanının ve Cumhur İttifakı’mıza gönül veren ya da geçmiş seçimde oy veren vatandaşlarımızın önemli bir kısmının bu seçimde oy kullanmadığını görüyoruz. Bunları elbette telafi edeceğiz. Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı bildiğim kadarıyla Hatay seçimleri için YSK’nın önünde. YSK’nin önünde ya da içinde olmaya gerek yok. YSK, elindeki kanuna göre, yasalara göre kararı verecektir. Buna inanıyoruz. Bir baskı unsuru oluşturmaya çalışıyorlar. Bu baskı unsurunun YSK tarafından farklı bir karar verilmesi için lüzumlu bir şey olmadığını düşünüyorum. Çünkü zaten elde gerekli belge, bilgi varsa Özgür Özel’in ya da diğer milletvekillerinin ya da parti yönetiminin oraya gitmesine gerek yok. Zaten YSK, kararı adil bir şekilde verecektir.”
“İYİ NİYET ARAMAM”
Partisinin Filistin meselesine gösterdiği öneme dikkati çeken Desteci, şunları kaydetti:
“İsrail’le ticaret kesilsin. Evet kesilsin. Biz de aynı kanaatteyiz. Fakat bu nasıl olmalı? Bütün İslam İşbirliği Teşkilatı toplu bir karar almalı. Arap Birliği toplu bir karar almalı ve farklı ülkeler, Türkiye’nin de etkileyebileceği ülkeler toplu bir karar almalı ki bu karşı tarafta bir yaptırım haline gelebilsin. Bunu bir iç siyaset malzemesi haline getirenlerin doğru yolda olmadıklarını düşünüyorum.
Bir muhafazakara, bir maneviyatçıya yakışmayacak şekilde protestolar, devletin polisine küfretmeler, tükürmeler, hakaret etmeler bunlar kabul edilebilir şeyler değildir. Herkesin protesto, bir eylem yapma hakkı vardır. Biz de yaptık. Alperen Ocakları’mız da yaptı. Yine yapacağız ama polisimizle çatışarak, devletimize, Cumhurbaşkanı’na, Türkiye’ye hakaret ederek değil. Hedef, terörist siyonist İsrail’dir. Eğer birisine bağıracaksak, hakaret edeceksek, çağıracaksak o İsrail’dir. O Türkiye Cumhuriyeti Devleti ya da yetkililer değildir. Elbette ki uyarılarımızı yapabiliriz. Uyarı herkesin hakkıdır. Onun ilerisine de taşırsanız ve bölücülerle kol kola girerseniz, aşırı sol gruplarla kol kola girerek bunu yaparsanız burada şahsen iyi niyet aramam.”