Plastik ürünlerdeki 16 binden fazla kimyasalın listesini çıkaran bilim insanları bunların 4 binden fazlasının insan sağlığı ve çevreye tehlikeli olduğunu tespit etti.
PlastChem raporu diye bilinen ve perşembe günü yayımlanan araştırma incelemesi, küresel plastik kirliliğine ilişkin bir Birleşmiş Milletler anlaşması için yapılacak müzakerelerin sıradaki turundan önce çıktı.
Independent Türkçe’nin aktardığına göre, bir yıl boyunca araştırma raporlarını tarayan araştırmacılar, plastiklerde kullanılan kimyasalları çevre ve sağlık üzerindeki etkilerine göre ayırdı. Ekip bu bilginin, plastik kullanımını sınırlama yönünde devlet düzenlemeleri ve uluslararası müzakereler için bilgi sağlamasını umuyor.
İnceleme daha önce bilinenden daha fazla plastik kimyasal madde olduğunu ve hammadde, stabilizatör ve renklendirici olarak kullanılanlar da dahil bu bileşiklerin 4 bin 200’ünün (yüzde 26) “kalıcı, biyobirikimli, hareketli ve/veya zehirli” yapıları nedeniyle endişe verici olduğunu ortaya koydu.
Norveç Geoteknik Enstitüsü’nden (NGI) raporun ortak yazarı Mari Løseth şöyle diyor:
“Bu rapor, plastik ve plastikteki kimyasalların idaresine yönelik bilinçli politika kararları için gerekli temeli sağlıyor.”
Araştırmacılar raporda tespit edilen kimyasalların 400’ünden fazlasının gıda ambalajları gibi yaygın olarak kullanılan, bütün başlıca plastik ürünlerde bulunduğunu ve test edilen tüm plastiklerin çevreye tehlikeli kimyasallar sızdırdığını belirtiyor.
Daha önce yapılan araştırmalar, plastik ürünlerde kullanılan ftalatlar gibi kimyasalların üreme sistemini bozabildiğini ve çocukken erken bir dönemde bunlara maruz kalmanın astım gelişimiyle de bağlantılı olduğunu göstermişti.
Bazı plastik ürünlerde kullanılan perfloroalkil ve polifloroalkil maddeler gibi diğer bileşiklere maruz kalma, kanser riski ve bağışıklık sistemi sorunlarının artmasıyla ilişkilendiriliyor.
PlastChem raporu plastik endüstrisinde kullanılan 10 binden fazla kimyasalın tehlike verilerine ulaşılamadığını ve 9 binden fazla bileşiğin hangi ürünlerde kullanıldığına dair kamuya açık bilgi olmadığını da ortaya koydu.
Araştırmacılar bunun temel nedeninin, plastik endüstrisinin tescilli bilgilerini paylaşmaması olduğunu söylüyor.
Plastiklerdeki kimyasalların yaklaşık bin tanesi Kalıcı Organik Kirleticilere ilişkin Stockholm Sözleşmesi gibi küresel anlaşmalarla düzenlense de binlercesi düzenlenmiyor.
PlastChem Projesi’nin proje yöneticisi olan, NGI’dan Laura Monclús şöyle diyor:
“Bu rapor, plastik kirliliğinin ele alınmasına yönelik politikaların geliştirilmesinde kilit bir rol oynayacak. Plastikteki tüm kimyasal evreni hakkında sağlam bilimsel kanıtlar sunan rapor, plastikteki endişe verici kimyasalların belirlenerek bunlarla başa çıkılması için bilime dayalı bir yaklaşım ortaya koyuyor.”
Bilim insanları plastikteki kimyasallara yönelik regülasyonlarda, plastikteki endişe verici kimyasal gruplarının tehlike temelli tanımlanması gibi yeni yaklaşımların benimsenmesi çağrısında bulunuyor.
Norveç Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’nden (NTNU) raporun ortak yazarı Hans Peter Arp “PlastChem raporu politika yapıcılar ve endüstri için bir uyandırma çağrısı. Plastikteki endişe verici kimyasallara ilişkin daha fazla şeffaflığa ve daha iyi yönetime ihtiyacımız var” diyor.
Dr. Arp, “Plastikte inovasyonun geleceği sadece işlevsellikten ziyade güvenlik, sürdürülebilirlik ve gerekliliğe odaklanmalı” diye belirtiyor.