CHP’de Milli Savunma Bakanlığından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olan emekli Tümamiral Yankı Bağcıoğlu, Türkiye ile Somali arasında imzalanan deniz güvenliği anlaşmasına ilişkin Cumhuriyet’e açıklama yaptı.
Bağcıoğlu, Türkiye’nin bu anlaşma sebebiyle Somali ile
Etiyopya arasında yaşanan krizin parçası haline gelebileceğini
söylerken şu soruları sordu: “TSK
personelini anavatandan çok uzakta başka bir devletin çıkarlarını
korumak için ucu açık ve muğlak bir görev için mi göndereceğiz?
Buna vatan koruması için and içmiş askerlerin gönderilmesi
anlamlı mıdır? Orası vatan mıdır? Türkiye’nin bu konudaki
açıklanmamış ‘çıkarı’ nedir?”
İşte
Cumhuriyet’in CHP genel Başkan Yardımcısı Yankı Bağcıoğlu’na
soruları ve yanıtlar:
-Önce şunu
soralım: Türkiye ile Somali arasındaki anlaşma henüz Meclis’e
gelmedi. Bu anlaşma hakkında şu ana kadar neler biliyoruz?
Somali, Türkiye ile
10 yıllık Deniz Güvenliği Anlaşmasını onaylayarak, Türkiye’ye
Somali karasularında tam yetki verdi. Türkiye’nin, Somali
donanmasının yeniden yapılandırılması ve karasularındaki deniz
güvenliği faaliyetleri karşılığında, Somali MEB kaynaklarından
belli bir gelir elde etmesi öngörülüyor. Türkiye’nin Somali
deniz yetki alanlarında araştırma, sondaj ve balıkçılık
faaliyetinde bulunması 5-6 yıldır gündemde idi. Türkiye ile
Somali arasında imzalanan Savunma ve Ekonomik İşbirliği Çerçeve
Anlaşması’na ilişkin olarak kim ne söyledi?
Somali
Cumhurbaşkanı: Türkiye 10 yıl boyunca denizlerimizi
koruyacak. 10 yıllık iş birliğinden sonra biz de denizlerimizi
koruyacak bir donanmaya sahip olacağız. Anlaşmanın; Somali’de
terörizm, dış tehditler, korsanlık ve yasa dışı balıkçılık
ile mücadele ile kıyıların korunması ve deniz kaynaklarının
geliştirilmesi gibi konularda iş birliklerini kapsadığını
belirtti.
Ayrılıkçı
Somaliland yetkilileri: Mogadişu, Türkiye ile ve hatta Mısır’la
da anlaşma imzalarsa, Etiyopya ile imzaladığımız anlaşma
uygulanacaktır.
Eş-Şebab Terör
Örgütü: Anlaşma “yasa dışı”, Türkiye’nin bölgedeki
hegemonik hırslarının yeni bir yansıması.
Yabancı haber
ajansları: Anlaşma, Etiyopya’nın Aden Körfezi’ne erişim
sağlamak için ayrılıkçı Somaliland bölgesiyle ortaklık kurma
çabalarını caydırmayı amaçlıyor gibi görünüyor. Somali,
Somaliland’ı kendi topraklarının bir parçası olarak gördüğü
için Etiyopya ile Somaliland arasındaki Ocak anlaşması nedeniyle
savaşa girmeye hazır olduğunu söyledi.
ZAMANLAMA DİKKAT
ÇEKİCİ
-Peki Türkiye
ile Somali neden şimdi böyle bir anlaşma imzaladı?
Somali ile Türkiye
arasında yapılan anlaşmanın zamanlaması ve Somali’nin hiç
vakit geçirmeden anlaşmayı onaylayıp yürürlüğe sokmasının
en önemli nedeni, komşusu Etiyopya’nın uluslararası hukuka göre
Somali topraklarının bir parçası olan ama son 30 yılda kendi
özerk yönetimini geliştiren Somaliland ile 1 Ocak’ta imzaladığı
anlaşma oldu.
İkili işbirliği
protokolü olarak kamuoyuna duyurulan anlaşmaya göre, Kızıldeniz’e
kıyısı olmayan Etiyopya, Somaliland’ın Berbera Limanı’nı
kullanabilecek. Etiyopya’nın anlaşma uyarınca, kiralanmış bir
askeri üsse erişim sağlayacağı da belirtiliyor.
Birleşmiş
Milletler’in yanı sıra hiçbir ülke tarafından tanınmayan
Somaliland’ın Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada,
“50 yıl boyunca sürecek bir kiralama sözleşmesi karşılığında
Etiyopya donanmasına 20 km deniz erişiminin sağlanacağını”
duyurdu. İçeriği açıklanmayan anlaşmada, Etiyopya’nın
Somaliland’i tanıyabileceğine ilişkin bir maddenin de yer aldığı
iddia edildi. Ayrıca; Somali’nin Mısır ile de benzer bir anlaşma
imzalamak istediği iddiaları mevcuttur.
-Milli Savunma
Bakanlığı kaynakları neler söylüyor?
MSB kaynakları
özetle şunu söylüyor: Somali’nin isteği üzerine terörle
mücadele konusunda verdiğimiz desteği deniz güvenliği alanında
da vereceğiz. Böylece Somali’nin kendi karasularındaki yasa dışı
ve düzensiz faaliyetlerle mücadelede kapasite ve kabiliyetlerini
geliştirmesine yardımcı olacağız. Söz konusu anlaşmanın onay
süreci devam etmektedir.
ABD İŞİN
NERESİNDE
-Bu anlaşmanın
kuşkusuz güvenlik bağlamında sonuçları olacak. Bu anlaşma bizi
nereye götürür?
Madde madde şöyle
sıralayalım:
1- Türkiye
ve Somali arasında 2012’de imzalanan Askeri Eğitim ve İşbirliği
Anlaşması kapsamında Somali Silahlı Kuvvetlerine teknik destek ve
eğitim veren Türkiye, Mogadişu’da TÜRKSOM olarak bilinen bir
askeri üsse (Anadolu kışlası) sahip. Türkiye Mogadişu’daki
havaalanı ve limanın yönetimini de üslenmiş durumda. (ALBAYRAK
GRUBU)
2- TSK’na ait bir kara birliği (takviyeli tabur kabul
edilebilir) 2017 yılından beri; “Somali ordusuna eğitim vermek”
görevi ile Somali’de bulunuyor. Somali Silahlı Kuvvetleri
personeline çok başarılı şekilde hem Somali’de hem de
Türkiye’de olacak şekilde teröristle mücadele harekâtı dahil
eğitim veriliyor. Bu birliğin muharebe görevi yok. Ayrıca irtibat
ve danışman olarak görev yapan deniz ve hava kuvvetlerinden de
askeri personel mevcut. Yani Türk Deniz Kuvvetleri zaten
yıllardır Somali Deniz Kuvvetlerine danışmanlık yapıyor. Benzer
Deniz Kuvvetlerini yapılandırma görevini Türk Deniz Kuvvetleri
personeli örneğin Romanya için yıllar önce de yaptı.
3- Doğal
kaynaklar (altın, uranyum ve büyük ölçüde keşfedilmemiş demir
cevheri, doğal gaz, petrol) açısından büyük rezervlere sahip
olduğu belirtilen Somali, güvenlik riskleri taşıyan ve onlarca
yıldır istikrar bulamamış bir devlet. Ayrılıkçı “Somaliland”
konusunda Etiyopya ile gerginlik yaşıyor, İŞİD bölgesel kolu El
Şebab terör örgütü oldukça aktif ve ülkenin bir bölümünde
kontrolü elinde bulunduruyor. Türkiye Büyükelçiliği, Türk
askeri üssü ve Türkiye’nin inşa edip işlettiği diğer birçok
kurum zaman zaman El Şebab örgütünün hedefleri arasında yer
alıyor.
Somali’de etkin olan 5 devlet; Birleşik Arap Emirlikleri,
Katar, Türkiye Cumhuriyeti, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik
Devletleri‘nden temsilcilerin yer aldığı “Somali Grubu”
beşinci toplantısı 7 Şubat’ta yapıldı.
Türkiye-Somali
Anlaşmasından, özellikle Somali limanlarında yatırımları olan
ve bölgedeki aktörlerden biri BAE’nin rahatsız olduğu,
Mogadişu’ya bir heyet gönderdiği, ayrıca Somali ordusuna askeri
yardımı kestiği / azalttığı haberleri yabancı basında yer
aldı.
Dikkat çekici
bir şekilde; 16 Şubat 2024 tarihinde, ABD’nin Somali güvenlik
güçlerine ülkenin beş farklı bölgesinde (Baidoa, Dhusamareb,
Jowhar, Kismayo ve Mogadişu) yeni kurulan askeri üslerde eğitim
vermeyi planladığı basında yer aldı.
Ayrıca; 20 Şubat
2024’te Ankara ziyaretinde bulunan Amerikalı Senatör Jeanne
Shaheen Türkiye’nin Afrika’da, ABD’nin sahip olmadığı
ilişkilere sahip olduğunu belirterek “Sadece bu ülkeler için
değil, bence dünya istikrarı için de önemli olacak alanlarda
birlikte çalışabiliriz” yorumunu yaptı.
BAE ETKİSİNİ
ARTIRIYOR
4- Etiyopya İle
Somali Arasındaki Somaliland Krizi var. Somali’den 1991’de tek
taraflı bağımsızlığını ilan eden Somaliland, Ocak’ta
imzalanan mutabakat zaptıyla Etiyopya’ya ticari ve askeri amaçlar
için kıyılarını kullanma izni vermişti. Etiyopya’nın
Kızıldeniz sahillerine erişim sağlamak için Somaliland ile
yaptığı anlaşma, son yıllarda tırmanışa geçen bölgesel
tansiyonu da alevlendirdi. Somaliland Başkanı Musa Bihi Abdi,
anlaşmanın tamamlanmasıyla Etiyopya’nın kendilerini “bağımsız”
olarak tanıyacağını söylemişti.
Somali hükümeti ise
Etiyopya’nın, Somaliland’le denize erişim anlaşması yapması
üzerine büyükelçisini Etiyopya’dan geri çekmişti. Arap
Birliği de Etiyopya ile Somaliland arasında deniz erişim iş
birliğine yönelik “Kızıldeniz’de askeri üs inşası ve
liman geliştirilmesinin önünü açan” anlaşmayı
reddettiğini ve kınadığını duyurmuştu. Somaliland ve
Etiyopya’nın yakın ortağı olan Birleşik Arap Emirlikleri şu ana
kadar gelişmelere sessiz kaldı. BAE, Kızıldeniz bölgesinde ve
daha genel olarak Afrika’da etkisini arttırıyor. Somaliland’ın
Berbera limanını yönetiyor. BAE şirketleri Afrika genelinde liman
altyapıları inşa ediyor. BAE, Çin, ABD ve AB’nin ardından
kıtadaki en büyük yabancı yatırımcılar arasında yer alıyor.
5- Dünya üzerinde hiçbir devlette benzeri görülmedik
şekilde Somali karasuları, Münhasır Ekonomik Bölgesi ile eşit
olacak şekilde 200 deniz mili olarak ilan edilmiş. (Çoğu devlet
bu absürt sınırlamayı tanımıyor, yani pek geçerliliği yok)
6- Bir
sorunsuz uygulama için öncelikle Somali’de icra edilecek
faaliyete ilişkin “siyasi hedefin”, ayrıca anlaşmada konu
edilen “Deniz Güvenliği faaliyetlerine ilişkin görevlerin”
açıkça belirtilmesi gerekir. Çünkü, deniz güvenliği “denizde
terörizm faaliyetlerinin engellenmesi, düzensiz göçmenlerin
önlenmesi, sualtı kritik altyapının korunması, karasuları /
MEB’de yasadışı balıkçılık veya araştırma faaliyetlerinin
önlenmesi, yasadışı faaliyet icra eden ticaret gemilerinin
kontrolü, uyuşturucu kaçakçılığı ile mücadele, deniz
haydutluğu ve denizde silahlı soygunun engellenmesi vb.” gibi çok
değişik görevleri ihtiva eder.
7- Somali’nin
aşırı iddialı karasularında (200 deniz mili) deniz güvenliği
faaliyeti icra edilecekse, alanın genişliği nedeni ile çok fazla
sayıda gemiye ihtiyaç duyulur. En azından hava vasıtası
taşıyabilen/kontrol edebilen birkaç suüstü platformuna gerek
duyulacaktır. Belki de insansız hava ve deniz araçları da
tasarruf amaçlı bulundurulmalıdırlar. Aksi takdirde taahhüt
ettiğimiz ancak kontrol edemediğimiz bölgelerde engellenemeyen
deniz güvenliği ihlallerine tanıklık etmek zorunda kalırız ve
taahhütlerimize karşın devlet olarak itibarımız zedelenir.
8- Teknik ve
bölgesel şartlar dikkate alındığında görevlendirilebilecek
gemiler, yeni inşa edilen fırkateyn ve korvetlerimiz, müteakip
dönemde ise açık deniz karakol gemilerimiz olmak zorundadır.
9- Bölgedeki
sıcaklık, nem gibi şartlar savaş gemilerinin teknik durumlarını
olumsuz etkileyebilir. Kısa dönemde sahilde çevik onarım timleri
tesisi gerekirken orta vadede idame, bakım-tutum masrafları artar,
kullanım ömürleri kısalır. Yılın her 5 aylık dönemi çok
yağışlı muson iklimi nedeni ile deniz şartları da olumsuz
olmaktadır.
10- Somali
MEB’i iddia edilen doğal gaz kaynaklarının yanı sıra balık
rezervleri açısından oldukça zengin biliniyor. İtalyan, İspanyol
vb. Avrupa ülkelerinden balıkçılar burada faaliyet gösteriyor.
Zaten deniz haydutluğunun doğuşu da bu balıkçılara karşı
kendilerini Somali Sahil Güvenliği olarak ilan eden bir grubun daha
sonra yasadışı gemi kaçırma olaylarına tevessül etmesi.
(Bunların İsviçre’de bir kısım elebaşlarınca yönetildiğine
dair istihbarat mevcuttur.)
11- Olayın
hukuki boyutu incelendiğinde, TBMM’de onaylanan, 17 Ocak 2024
tarihli “Türk Silahlı Kuvvetleri deniz unsurlarının bölge
ülkelerinin karasuları dışında olmak üzere Aden Körfezi,
Somali açıkları, Arap denizi ve Mücavir bölgelerde deniz
haydutluğu, silahlı soygun eylemleri ve denizde terörizmle
mücadele amacıyla görevlendirilmesi” konulu Cumhurbaşkanlığı
Tezkeresi kapsamı tamamen farklı olduğu için anlaşma kapsamında
verilecek görevler için geçerli olamaz.
12- TSK’nın
görevlendirilmesi için yeni bir tezkere ve TBMM onayına ihtiyaç
vardır.
SOMALİ’DE ÇIKARIMIZ NE
-Sonuç olarak
sizin parti olarak bu sürece ilişkin endişeleriniz,
değerlendirmeleriniz, uyarılarınız, sorularınız neler?
Şöyle sıralayayım:
1- 2017
yılından beri; TSK kara birliği Somali’de kendilerine tahsisli
kışlalarda teröristle mücadele harekâtı dahil Somali
personelini eğitme görevi, Deniz Kuvvetleri personeli de Somali
Deniz Kuvvetlerine “danışmanlık” görevi yapıyor.
2- Somali’de
güvenlik riski ve tehdit yüksek, İŞİD kolu El Şabab aktif,
ayrılıkçı Somaliland’in tanınma karşılığı Etiyopya’ya
üs verme niyeti nedeni ile Somali – Etiyopya arasında gerginlik
üst seviyede, her an bu gerginlik çatışmaya da dönüşebilir.
Bölgedeki aktörler örneğin BAE bu çatışmaya bir şekilde dahil
olabilir. Bu faaliyetin siyasi hedefinin ve deniz güvenliği
görevlerinin çok net belirlenmesi gerekir. Bu tanımlanmamıştır.
Yabancı basında yer aldığı gibi örneğin Etiyopya ile gerginlik
/ çatışmada Somali hükümetini desteklemek gibi muharip görevler
asla üstlenilmiş olmamalıdır.
3- Türk
Deniz Kuvvetleri milli ve NATO görevleri nedeni ile yoğun bir
harekât temposu içerisindedir. Bölgeye gönderilecek gemiler
olumsuz deniz ve meteorolojik şartlardan etkilenebilir, bakım –
tutum, idame problemleri çıkabilir, kullanım ömürleri
azalabilir.
4- Bölgemiz
ateşten gömlek; krizlerin süratle büyüme ihtimali mevcut, vatan
savunması için asli görevler aksatılmamalı, çevredeki muhtemel
hasımlara cesaret verici bölge dışı gemi görevlendirmeleri
asgaride tutulmalı, kısıtlı imkân ve kaynaklarımız dağıtılarak
kuvvet azaltımına yol açacak şekilde harcanmamalıdır.
5- Somali
karasuları ve MEB’i 200 deniz mili genişlikte iddiası tek başına
istikrar bozucudur. Çok değişik tehdit veya istikrar bozucu
unsurun olduğu bir coğrafyada böylesi büyük bir deniz alanı
doğasından dolayı çok zor kontrol edilebilir. (Alan Egeden
büyüktür.) Gemi sayısı artırılırsa, ana vatanda milli
güvenliğimiz tehlikeye düşer, Egede emrivakilere maruz
kalabiliriz, Doğu Akdeniz’de Kıbrıs eksenli kışkırtmalara
açık hale gelebiliriz. Somali’de görevlendirilecek gemi sayısı
yetersiz olursa bu defa da sorumlu olunan bölgede meydana
gelebilecek denizde güvenlik olayları devlet olarak itibarımızı
zedeler.
6- Somali
karasuları / MEB’inde örneğin bir İtalyan veya İspanyol
balıkçı gemisi ile karşılaşılırsa ne olacaktır? NATO / AB
üyesi bir devletin gemisine Türk gemilerinin Somali karasularında
müdahalesi mi olacak? Bu gibi uluslararası hukuk ve diplomasi
bakımından karmaşık durumlar göz önüne alınmalı.
7- Doğu
Akdeniz’de Antalya Körfezi güneyi dışında milyar doları aşkın
tedarik maliyetine katlanarak aldığımız derin sondaj veya sismik
gemileriyle araştırma yapamadık, bu bölgede de el atılmamış
olabilecek rezervler varken Somali’ye sondaj / araştırma
gemilerinin planlanması, sondaj / araştırma gemilerine görev
bulunması ve dış baskılarla Akdeniz dışına çıkarılması
için bir suni gerekçe olabilir.
8- Ama en
önemli husus, gelir elde etmek için TSK personelini anavatandan çok
uzakta başka bir devletin çıkarlarını korumak için ucu açık
ve muğlak bir görev için mi göndereceğiz? Buna vatan koruması
için and içmiş askerlerin gönderilmesi anlamlı mıdır? Orası
vatan mıdır? Türkiye’nin bu konudaki açıklanmamış “çıkarı”
nedir?