Yıl 1982, Selami Şahin kendisini arabeskçi olarak bilenlere karşı daha “modern” müziklerle de ilgilendiğini göstermek ister. Bunun için Eurovision’a katılmaya karar verir. 40 yılı aşkın süre gün yüzü görmeyen “Bu Şehirde”nin öyküsü böyle başlar…
12 Eylül darbesi sonrası artan kente göçle birlikte değerleri aşınan İstanbul. Arabeskle, hafif Batı müziği notaları arasında gidip gelen bir İstanbul. Ve tüm bu karmaşanın içinde kendisini arabesk müzik yapan biri olarak tanıyanlara karşı farklı müzikal yönünü de göstermek ve ülkesini Eurovision’da temsil etmek isteyen bir müzisyen, hepiniz onu çok iyi tanıyorsunuz: Selami Şahin. Ve 40 yıldan fazla süre tozlu raflarda kalan bir şarkı. Selami Şahin’le, kısa süre önce dinleyicilerle buluşan “Bu Şehirde”nin ardına düştük ve 80’lerin başına İstanbul’a bir ziyaret yaptık.
* “Bu Şehirde”nin bestelenme ve yeniden gün yüzüne çıkma öyküsü sanırım 70’lerin sonu ve 80’lerde İstanbul’daki müzik camiasının yaşamı, ilişkileri hakkında da bilgiler veriyor. Nasıl günlerdi o günler?
O günler tabii ki bambaşkaydı. İstanbul’da ışıl ışıl ve gösterişli bir sanat hayatı yaşanıyordu. O dönemin kendisine özgün bir yaşam tarzı vardı. İstanbul beyefendileri, hanımefendileri… Çok büyük sanatçıların doğduğu ve yükselişlerine tanık olduğumuz, Zeki Müren gibi büyük bir ustayı dinlediğimiz güzel zamanlardı. Bazen bunları düşününce, “Özlem duyduğum zamanlar” diyorum. Müzik daha çok plak, kaset ve daha sonradan CD üzerinden dinleyicilerle buluşuyordu. O dönemler bana göre hâlâ çok özel… Teknoloji birçok şeyi değiştirdiği gibi bu döngüyü de değiştirdi…
* “Bu Şehirde”nin ruhunu anlamak için sanırım siz, Ahmet Selçuk İlkan ve Onno Tunç arasındaki ilişkiyi de bilmemiz gerekiyor. Nasıl bir ilişkiniz vardı?
Üçümüz de çok yakın arkadaştık. Onno Tunç yeri dolmaz bir aranjör, çok sevdiğim dostumdu. Kendisi pop müziğini bambaşka bir yere taşımıştır. Ahmet Selçuk İlkan’la birlikte bugüne dek yüze yakın esere imza attık. Türkiye’ye ayna tutan sözleriyle kendisi çok kıymetli bir söz yazarıdır. İkisinin de bendeki yeri çok ayrı. Birlikte birçok değerli eser yaptık. Onları çok seviyorum.
* Şarkı Eurovision için bestelenmiş. O yıllarda yarışmanın biraz katı kriterleri olduğu biliniyor. Nasıl bir şarkı hazırlamak istediniz?
Yıl 1982… Dost meclisi, sohbet ediyoruz. “Eurovision şarkı yarışmasına neden katılmıyorsun?” dediler. O dönem aslında ön eleme için kısıtlı bir zamanın olduğunun da farkındayım. “Hızlı davranabilirsem belki yarışmaya katılabilirim” dedim. Üzerine hemen çalışmaya koyulduk. Ahmet Selçuk İlkan sözleri yazdı, müziğini ben yaptım ve şarkıyı Onno Tunç’a teslim ettik. O da dokunuşlarıyla “Bu Şehirde’’yi bambaşka bir yere taşıdı. Her şey bizim için iyi gidiyorken yarışmaya geç kaldığımızı fark ettik. Ortada çok güzel bir emek vardı, hazır şarkı tamamlanmışken stüdyoya girdim ve okudum. Benim için Eurovision’a katılma fikri, Türkiye’mizi en iyi şekilde temsil edebilmekti. O dönemler beni arabesk müzik yapan biri olarak tanıyanlara karşı gerçek tarzımı göstermem gerekiyordu. Yıllardır birçok türde eser yaptım, daha modern müzikle ilgilendiğimi ‘’Bu Şehirde’’ ile gösterecektim.
NÜKHET DURU DA İSTEDİ
* Nükhet Duru da şarkının peşindeymiş. Şarkıyı almaya ne kadar yaklaştı?
Nükhet Duru benim canım kardeşim, onu çok seviyorum. Çok değerli bir insandır. Bu şarkıyı mırıldanmaya başladığımda, “Bu Şehirde’’yi ben okuyayım dedi ve şarkıyı istedi benden. Ben de “Bu şarkıyı Eurovision için hazırladık, ne olur kusura bakma veremeyeceğim. Yoksa tüm şarkılarım sana feda olsun” dedim. O da “Estağfurullah Selami Abi” dedi, “Böyle bir düşüncen varsa kalsın” diye konuştu.
* Sonra şarkının akıbeti ne oldu? Neden bugüne kadar gün yüzüne çıkmadı?
Eurovision için geç kalınca şarkı bandını dosyalayıp arşive kaldırdık. Benim canımdan çok sevdiğim iki oğlum ve biricik kızım, 42 yıl sonra bandı “Lider Müzik” arşivinde buldular. Koşa koşa bir heyecanla yanıma geldiler. “Baba bu şarkı çok güzel, neden bu şarkıyı yayımlamıyoruz” diye sordular. “Bir dinletin bana çocuklarım” dedim. Dile kolay yüzlerce beste, şarkı, anımsamak için dinlettiler. Bir an o günlere gittim ve şarkıyı çok beğendim. Hemen onlara “Bana sormadan yayımlayabilirsiniz” dedim. Şarkı bu şekilde müzikseverler ile buluştu. Şarkıların kaderi insanların kaderine benzer. Ne zaman nasıl çıkacağı hiç belli olmaz.
ONNO TUNÇ’UN ARDINDAN
* “Bu Şehirde” elbette zamansız ölümüyle müzik camiasını yasa boğan Onno Tunç için de bir anma niteliği taşıyor olmalı. Kendisi için neler söylersiniz?
Onno Tunç kalbi ve yüreği çok güzel bir insandı, çok iyi arkadaşımdı. Maalesef aramızdan zamansız ayrıldı, çok genç kaybettik onu. Üzüntüsünü hâlâ derinden yaşarım. Onno’yu ‘’Bu Şehirde’’ vesilesiyle anmış olmak benim için bambaşka bir gurur. Yattığı yer aydınlıklar içinde olsun.
‘SELAMİ ŞAHİN ŞARKILARI 2’
* Bugünlerde neler yapıyorsunuz? Selami Şahin ismini nerelerde duyacağız?
Bugünlerde Selami Şahin’e saygı albümünün heyecanını yaşıyoruz. Ben ve ekibim bu proje için çok ayrı titizleniyoruz. Oğullarım Lider, Emirhan ve kızım Meryem İrem bu işin başında. Türkiye’nin değerli birçok sanatçısı bestelerimi okuyorlar. “Selami Şahin Şarkıları 1” albümünde çok sevdiğim isimler yer aldı. Şimdi “Selami Şahin Şarkıları 2” albümünü yayımlayacağız. Mart ayında albümün ilk teklisini müzikseverlerle buluşturuyoruz. Toplamda beş farklı albüm planımız şimdiden hazır. Bayrağı genç nesillere bıraktığım için çok mutluyum. Hepsine sonsuz sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Bir yandan konserlerimiz devam ediyor. Sevenlerimle buluşabildiğim için Allah’a şükrediyorum.
“BESTENİZ UNUTULMAMALI”
* Günümüz müziklerini nasıl buluyorsunuz? Sevdikleriniz, sevmedikleriniz…
Ben bütün müzik türlerini severim. Bahçeye bakın, tüm çiçekler güzel… Ayırt etmenin bir faydası var mı? Fakat eser sözcüğü demek kalıcı demektir. Yaptığınız beste yıllar geçse de unutulmamalı. Örneğin 70’li yıllarda yaptığım “Sen Mevsimler Gibisin’’, Altın Kelebek Şarkı Yarışmasında birinci oldu. O günlerde henüz doğmamış sevenlerimle bile şimdi bu şarkıyı sahnede birlikte okuyabiliyoruz. Bu bambaşka bir duygu. Genç arkadaşlara tavsiyem yapılmamış eserin peşinde olsunlar. Bunu başarmak her şeyden önemli.