Birçok bilim kurgu filminin konusu olan galaksiler arası yolculuk, bugünün teknolojileri ve evren hakkındaki mevcut bilgi birikiminin eksikliğinden dolayı mümkün olmasa da çok sayıda astronomi meraklısı, bilim insanı ve fizikçi konuya dair farklı teoriler ortaya koyuyor.
Galaksiler arası yolculuğu imkansız kılan en önemli faktör, uzaklık olarak tanımlanıyor. Güneş Sistemi’nin de içinde yer aldığı Samanyolu’na en yakın galaksi olan Andromeda, yer küreye 2,5 milyon ışık yılı uzaklıkta bulunuyor.
Kütlesi olan herhangi bir madde ışık hızına ulaşamayacağından galaksiler arası yolculuğu mümkün kılmak için mesafeyi kısaltma yöntemini bulmak gerekiyor.
SOLUCAN DELİKLERİ UZAYDA YOLCUĞU MÜMKÜN KILABİLİR Mİ?
Uzay-zaman bükülmesinden kaynaklanan ve uzayda bir kestirme yol olarak açıklanabilecek “solucan deliklerini” kullanarak uzayda yolculuk yapmak, mesafeyi kısaltmak için ortaya konan en yaygın teori olarak kabul ediliyor. Einstein-Rosen köprüleri olarak da adlandırılan solucan delikleri, galaksiler arası seyahatin en yaygın, bilinen ve gerçekte var olma olasılığı en yüksek yol olarak görülüyor.
Uzay-zaman dokusunun farklı noktalarını birbirine bağladığı düşünülen tüneller ile yolculuk yapmanın, aradaki ışık yılları uzunluğundaki mesafeyi kısaltarak yolculuğu mümkün kılacağı teorize ediliyor.
Diğer yandan bilinen evrende Albert Einstein’ın genel görelilik teorisinde ön görülen solucan deliklerinin örneklerine henüz rastlanmamasından dolayı bu tünellerle yapılacak yolculuk teori aşamasında kalıyor.
IŞINLANMA TEKNOLOJİSİ
Teorik fizikçi Miguel Alcubierre, 1994’te uzay boşluğundan daha düşük yoğunluklu bir enerji alanı yaratan bir alet yapılması teorisini ortaya attı. Alcubierre’nin teorisine göre, yapılacak alet, uzayın yapısını genişleterek kütle sahibi bir maddenin dalgalar ile yolculuk yapmasını sağlayabilecek.
Bu uzay yolculuğu yöntemi, teoride uzay-zaman dokusunun bir nesnenin önündeki uzayın daralmasına, arkasındaki uzayın ise genişlemesine neden olacak bir dalga şeklinde gerilmesi ile bu alandaki uzay aracı gibi bir kütlenin kendi hareket etmeden uzayda taşınması ihtimalini ortaya koyuyor.
Alcubierre Metriği olarak bilinen bu teori, uzay aracının bulunduğu alan yani baloncuğun ışık hızını aşan hızlarda uzaklaşırken, baloncuğun içerisindeki nesnenin eylemsiz halde bulunabileceğini savunuyor. Nesnenin eylemsiz olması, uzay aracının ışık hızında ilerlemeye zorlanmaması dolayısıyla uzay-zaman kurallarının ihlal edilmemesine olanak sağlıyor.
Ancak Alcubierre’nin teorisi de mevcut teknolojinin yetersizliğinden dolayı gerçekleştirilemeyecek bir teori olarak kalıyor.
Galaksiler arası yolculuk her ne kadar mevcut olanaklarla mümkün gözükmese de bilim insanları her gün evrenin sırlarını teker teker gün yüzüne çıkarıyor ve insanlığın hedefi yıldızlar ve ötesine uzanıyor.