ATO Başkanı Gürsel Baran, mevcut faiz oranlarının hiçbir işletme için uygun ve verimli olmadığını söyledi. Gürsel Baran, ayrıca alacaklıları koruyacak bir konkordato fonu kurulmasını talep etti.
Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Gürsel Baran, ekonomiye ve iş dünyasına dair önemli değerlendirmelerde bulundu.
Başkan Baran’ın özellikle vurguladığı konuların başında, mevcut konkordato sisteminin yetersizlikleri ve bu sistemi iyileştirmek için alacaklıları koruyacak bir konkordato fonu kurulması önerisi geldi.
Ekonomim’e konuşan Gürsel Baran, şirketlerin finansmana erişim sorunları ve yüksek faiz oranlarının işletmeler üzerinde yarattığı baskıyı ele aldı.
Özellikle konkordato sürecinde, alacaklı firmaların haklarının korunması gerektiğine dikkat çeken Baran, bu durumun iş dünyası için büyük önem taşıdığını belirtti.
BİR FİRMA KORUNURKEN BAŞKA FİRMANIN İFLASI TEHLİKESİ
Konkordato ilan eden şirketlerin borçlarını ödeyebilmeleri için bir koruma kalkanı oluştururken, bu süreçte alacaklı firmaların mağdur olmaması gerektiğini vurgulayan Baran, konkordato sisteminin yeniden yapılandırılması gerektiğini ifade etti. Bu kapsamda, alacaklıları da koruyacak bir konkordato fonunun kurulmasını önerdi. Baran fonunun kurulmaması halinde, bir firma iflastan korunurken başka firmalarının iflasının önünün açılacağı uyarısında bulundu.
Baran’ın önerisi, konkordato sürecinde alacaklı firmaların haklarının daha iyi korunmasını ve ticari sistemin daha sağlıklı işlemesini hedefliyor. ATO Başkanı’nın bu önerisi, iş dünyasında yaşanan bu tür sorunların çözümüne yönelik önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.
“HİÇBİR İŞLETME İÇİN UYGUN DEĞİL”
Baran, uygulanan sıkı para politikasının sektöre ilişkin etkisine dair şunları kaydetti:
“Sıkı para politikası, finansmana erişim konuları ticareti elbette etkiliyor. Kredi faizlerinin yüzde 50’leri aştığı bir dönem yaşıyoruz. Finansman imkânı olarak kredi, işletmeler için çok önemli ancak bu ölçüde bir faiz, hiçbir işletme için uygun ve verimli değil. Dolayısıyla kaynak sıkıntısının yaşandığı ve bir süre daha yaşanacağı bir dönem içindeyiz. Bu noktadan elbette çıkış mümkündür.”