Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un, “şubat ayı sonunda TBMM’ye geleceğini açıkladığı” 8. yargı paketinin ayrıntıları arasında “hakaret suçlarında uzlaşmanın kaldırılması” yer alıyor. İktidarın hazırladığı paketteki diğer düzenleme ise iki yıl ceza alan birinin en az beş ay cezaevinde kalması şeklinde. Yargı paketinde Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) ilişkin düzenleme de bulunuyor. “Makul yargılama süresinin aşılmasından” doğan tazminat başvurularının AYM’den önce Adalet Bakanlığı bünyesindeki Tazminat Komisyonu’na yapılması öngörülüyor.
TİP Hatay Milletvekili Can Atalay ile ilgili verdiği “hak ihlali” kararı sonrasında Anayasa Mahkemesi (AYM) ile Yargıtay arasındaki kriz gündemdeyken iktidar, MHP’nin “AYM’nin yapısının değiştirilmesine ilişkin” talebinin aksine “Yüksek mahkemeye bireysel başvurunun kısıtlanması” hedefliyor.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un “şubat ayı sonu gibi TBMM’ye sevk edileceğini ve üzerinde çalışmaların devam edeceğini” açıkladığı 8. yargı paketinde, AYM’ye ilişkin de dikkat çeken bir düzenleme yer alıyor. Türk yargısındaki en büyük sorunlardan birinin “makul yargılama süresi” olduğu biliniyor. Geçici düzenleme ile 9 Mart 2023 itibarıyla AYM önünde bulunan ve makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle yapılan başvurular, Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu’na devredildi.
KOMİSYON KALICI OLACAK
Edinilen bilgiye göre, 8. Yargı Paketi’nde söz konusu düzenleme kalıcı hale getirilecek. Buna göre “makul yargılama süresinin aşılmasından” doğan hak kayıpları üzerine başvurular, AYM yerine Adalet Bakanlığı’ndaki “Tazminat Komisyonu”na yapılacak. Komisyonun aksi bir karar vermesi üzerine ancak AYM’ye bireysel başvuru yapılabilecek. İktidarın, bu hamlesi ise siyasi kulislerde “AYM’nin yapısının değiştirilmesinden yana tavır alan MHP’ye karşı AYM’nin yanında yer alıyor” şeklinde değerlendiriliyor.
KAPASİTE AŞILACAK
Adalet Bakanı Tunç, “toplumdaki cezasızlık algısını kaldırmak” üzere pakette iki yıl ceza alan birinin “en az beş ay cezaevinde kalabileceği” bir düzenlemenin de yer alacağını, böylece “ceza ile orantılı denetimli serbestliğin getirileceğini” açıklamıştı. Ancak bu durumun mevcut cezaevi koşulları açısından da “sıkıntı yaratabileceği” dillendiriliyor. Cezaevlerindeki mahkûm sayılarının “hayli fazla olduğu” belirtilerek “Düzenleme ile herkes en az 5 ay süreyle cezaevine girerse, cezaevlerinin mevcut kapasitesi aşılır” yorumları da yapılıyor.
8. yargı paketinde yer alan bir diğer düzenlemenin de “hakaret suçlarında uzlaşmanın kaldırılmasına yönelik olduğu” belirtiliyor. Mevcut Ceza Muhakemeleri Yasası’nın 253. maddesi gereğince soruşturulması ve kovuşturulması takibi şikayete bağlı olan suçlar “uzlaştırma” kapsamında yer alıyor. Hakaret suçları da bu kapsamda değerlendiriliyor. Ancak kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hakaret suçu ve cumhurbaşkanına hakaret suçu uzlaştırma kapsamında olan suçlardan sayılmıyor.
HAKARETTE UZLAŞI YOK
İktidar, yeni pakette yer alacak bir düzenleme ile hakaret suçlarındaki “uzlaşmayı” kaldırmayı hedefliyor. Uzlaşmanın kaldırılmasıyla da “bu suçu işleyen herkes için de cezaevi yolunun açılması” anlamına geliyor. “Uzlaşmanın kaldırılmasıyla” birlikte de “cezaevlerindeki suçlu sayısı artacak.”
‘PAKET DEĞİL, REFORM GEREKLİ’
İktidarın sekizinci kez çıkarmayı planladığı “yargı paketleri”, yargı içinde de eleştirilir duruma geldi. “Artık paketlere değil yargıda gerçek bir reforma ihtiyaç” var yorumları yargı koridorlarında dillendirilirken, “açıklanan paketlerin, bürokratik işlemleri artırdığı” eleştirisi getiriliyor. Yargı mensupları, düzenlemelerin “dosyaları farklı kişilerin tekrar tekrar ele alması” ile sonuçlandığını kaydediyor. Yargıçlar, “Herkes Amerika’yı yeniden keşfetmeye çalışıyor. Buna gerek yok” değerlendirmesini yapıyor.