Kültür-sanat etkinliklerini sizler için derledik.
Tiyatro
Çankaya Sahne “Köpek Kalbi”
Çankaya Sahne, seyircileri heyecanlandıracak ve düşündürecek yeni bir tiyatro oyununa ev sahipliği yapıyor. Bu kez sahnede, ünlü Rus yazar Mikhail Bulgakov’un “Köpek Kalbi” adlı eseriyle karşılaşacak ve hayatın sınırlarını sorgulayacaksınız. Hikâye, soğuk bir gecede üzerine kaynar su dökülmüş olan Şarik isimli bir sokak köpeğinin trajik öyküsüyle başlıyor. Ancak işler, köpeği bulan çılgın bir bilim adamının onu evine götürmesiyle farklı bir hal alır. Hastasını kurtarmak amacıyla gerçekleştirdiği bir ameliyat sonucu, Şarik’in hayatı tamamen değişir. Yanlışlıkla yapılan bu ameliyat, onu bir insana dönüştürür. Yazar Mikhail Bulgakov’un eseri; proleter sınıfın yaşadığı zorluklara, aydınların bu duruma duyduğu öfkeye ve nefrete odaklanarak, toplumsal eleştirilerde bulunuyor. Çankaya Sahne, bu güçlü mesajları sahneye taşıyarak seyircilere unutulmaz bir deneyim sunmayı amaçlıyor. Süpervizör Mehmet Atay’ın önderliğinde ve İsmail Suat Öztürk’ün yönetmenliğinde sahnelenen oyunda; Ateş Bars, Baran Taylan Yolalan, Burcu Özcan ve İsmail Suat Öztürk gibi deneyimli oyuncular, karakterleri canlandırarak izleyicilere gerçek bir duygusal yolculuk yaşatacak. “Köpek Kalbi”, 18 ve 19 Ocak 2024 tarihlerinde Çankaya Sahne’de seyircilerle buluşacak. Bu etkileyici tiyatro oyununu kaçırmayın ve unutulmaz bir geceye tanıklık edin.
İzmir DT “Lysistrata”
İzmir Devlet Tiyatrosu, Aristophanes’in unutulmaz eseri “Lysistrata”yı sahneye taşıyor. Yazarlığını Aristophanes’in üstlendiği, Ergun Sav’ın çevirisiyle sunulan ve Sabri Özmener’in yönetmenliğinde gerçekleşen bu muazzam tiyatro oyunu, izleyicilere savaşa karşı bir duruşu ve kadınların gücünü hissettirecek. Atina ve Sparta arasındaki uzun yıllara dayanan savaşın sona ermesi için kadınlar, güçlerini birleştirir. Toplumsal algıyı değiştirmek, saygınlıklarını geri kazanmak ve devlet ile aile yönetiminde söz sahibi olmak adına bir araya gelen kadınlar, Lysistrata’nın liderliğinde direnişlerini başlatırlar. Ülkenin dört bir yanından gelen kadınlar, erkek egemen toplum düzenine son vermeyi amaçlar. Kadınlar, ülke hazinesini ele geçirir ve savaş sona erene kadar eşleriyle yataklarını ayırmaya ant içerler. Şartlar her iki tarafı zorlasa da, kadınlar kararlı bir şekilde direnişlerini sürdürürler. Barış ve aşk uğruna, kadınlar cesurca mücadele ederken, erkekler bu değişime ayak uydurabilecek midir? Tiyatro tarihinde savaş karşıtı temaların işlendiği ilk oyun olan “Lysistrata”, kadının yaşamın merkezindeki gücünü vurgulayarak, izleyicilere düşündürücü bir deneyim sunmayı amaçlıyor. 16, 17, 18, 19 ve 29 Ocak’ta Bornova KSM Bozkurt Kuruç Sahnesi’nde sahnelenecek olan bu etkileyici oyunu kaçırmayın!
Ankara DT “Lena, Leyla ve Diğerleri”
Zehra İpşiroğlu’nun kaleminden çıkan etkileyici bir hikâye , Ayşen İnci’nin yönetmenliğinde Şinasi Sahnesi’nde hayat buluyor. “Lena, Leyla ve Diğerleri”, izleyicilere bir kadının iç dünyasındaki karmaşıklığı ve dış dünya ile çatışmasını büyüleyici bir şekilde aktarıyor. Giyindim, üst üste, bir ben vardı içimde, Matruşka bebekler gibi… Bu içsel çatışmaların ve karmaşanın içinde kaç ruh, kaç dünya barınabilir? Zehra İpşiroğlu, yaşadığımız coğrafyanın etkin baskıları altında kadınların kimlik karmaşasını cesurca ele alıyor. Lena, Leyla ve Diğerleri, hayır demekle diyememek arasındaki ince çizgiyi, başkaldırmakla boyun eğmek arasındaki keskin farkı seyircilere hissettiriyor. Oyunda, Filiz Demiralp başrolde karşımıza çıkıyor. 16, 17, 18, 19 ve 20 Ocak tarihlerinde saat 20.00’de, Şinasi Sahnesi’nde sergilenecek olan bu dokunaklı hikâye, seyircilere Lena’nın içsel yolculuğuna tanıklık etme fırsatı sunuyor. Zehra İpşiroğlu’nun derinlemesine yazdığı metni, Ayşen İnci’nin yönetmenliğinde sahneye taşıyan ekip, izleyicilere unutulmaz bir tiyatro deneyimi yaşatmayı amaçlıyor. Lena, Leyla ve Diğerleri, içsel çatışmaların, kimlik arayışının ve direnişin izini sürerek seyircileri etkileyici bir yolculuğa çıkarıyor. Kaçırmamanız gereken bir tiyatro oyunuyla karşı karşıyasınız!
Opera ve Bale
Samsun DOB / “Figaro’nun Düğünü”
20 Ocak Cumartesi, 20.00’de Aydın Gün Salonu’nda gerçekleşecek olan “Figaro’nun Düğünü” performansı, Samsun Devlet Opera ve Bale’si tarafından muhteşem bir sahneleme ile sunulacak. Wolfgang Amadeus Mozart’ın bu klasik eseri, Kont’un uşağı Figaro ve hizmetçi Susanna’nın düğün hazırlıkları sırasında yaşadıkları komik ve duygusal olayları konu alıyor. Figaro’nun, Kont’un Susanna’ya olan ilgisini öğrenmesiyle başlayan olaylar zinciri, entrikalar, aşk ve gizem dolu bir atmosfer yaratıyor. Kont’un düğün gecesinde hizmetlilerle yatma hakkı kanununu yeniden yürürlüğe koyma çabası, Figaro’nun planlarını devreye sokmasına neden oluyor. Dr. Bartolo ve Marcellina’nın Figaro’nun borçlarıyla ilgili girişimi, Cherubino’nun aşk dolu itirafları ve Kont’un ceza isteği gibi çeşitli unsurlar, olayların gelişimine renk katıyor. Figaro ve hizmetlilerin Kont’un kararına karşı çıkarak ‘ilk gece hakkı’ kanununu kaldırmaları, ortaya komik ve dokunaklı anların çıkmasına sebep oluyor. Bu klasik eseri, Aydın Gün Salonu’nda sahnelenecek olan performansla keşfetmek için 20 Ocak Cumartesi günü saat 20.00’yi bekleyin. Mozart’ın büyülü müziği eşliğinde, Figaro’nun Düğünü’nde aşk, entrika ve eğlence dolu bir gece sizi bekliyor. Biletlerinizi önceden temin etmeyi unutmayın ve bu unutulmaz opera deneyimini yaşamak için hazır olun!
Konser
CSO Ada Ankara / Minimal-Iraz Yıldız
Piyano sanatçısı Iraz Yıldız, 18 Ocak 2024 tarihinde CSO Ada Ankara Mavi Salon’da gerçekleşecek olan konseriyle müzik tutkunlarıyla buluşmaya hazırlanıyor. Yıldız, “Minimal” isimli yeni projesi kapsamında, klasik müzik, crossover, film müziği gibi farklı alanlardan dünyaca ünlü birçok bestecinin eserini minimal anlayış ile yeniden yorumlayacak. Konserde, Iraz Yıldız’ın kendi müzikal yaklaşımıyla birleştireceği minimal eserler, dinleyicilere müziğin farklı yönlerini keşfetme fırsatı sunacak. Sanatçının virtüözitesini ortaya koyacağı sürprizlerle dolu bir resital deneyimi, katılımcılara unutulmaz anlar yaşatacak. Eğer müziğin sınırlarını zorlayan ve farklı bir deneyim arayan biriyseniz, 18 Ocak Perşembe günü saat 20.00’de CSO Ada Ankara Mavi Salon’da gerçekleşecek bu özel konseri kaçırmamanızı öneririz. Iraz Yıldız’ın “Minimal” projesiyle dolu dolu bir müzik ziyafeti sizleri bekliyor!
CSO Ada Ankara / Musa Göçmen-Senforock “3”
20 Ocak 2024 Cumartesi akşamı, müziğin efsane isimleri Barış Manço, Cem Karaca ve Erkin Koray’ın unutulmaz şarkılarıyla dolu bir geceye davetlisiniz! Musa Göçmen Senforock, bugüne kadar yüzlerce konserde izleyicisine en iyisini sunma hedefini gerçekleştirmiş ve bu kez “3” ismiyle muazzam bir performansla karşınıza çıkacak. Ana Salon’da gerçekleşecek olan bu konserde, Barış Manço, Cem Karaca ve Erkin Koray’ın efsaneleşmiş şarkılarından oluşan özel bir setlist sizi bekliyor. Senforock “3” ile müzikseverler, Türk rock müziğinin efsaneleşmiş isimlerinin unutulmaz eserlerini bir arada dinleme fırsatı bulacaklar. Musa Göçmen’in enerjisiyle dolu sahne performansı ve sevilen şarkılarıyla geçmişten günümüze uzanan bir müzik yolculuğuna çıkacak olan bu konser, müzik tutkunları için kaçırılmayacak bir etkinlik olacak. 20 Ocak Cumartesi günü saat 21.00’de Ana Salon’da gerçekleşecek olan Musa Göçmen Senforock “3” konserine katılarak, unutulmaz bir müzik şöleni yaşayabilirsiniz. Biletlerinizi önceden temin etmeyi unutmayın ve Türk rock müziğinin efsaneleşmiş eserleriyle dolu bu özel geceye şahitlik edin!
Sergi
Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi / Ankara
“Altta Kalanın Canı Çıksın” Mehmet Kemal İçden
Mehmet Kemal İçden’in “Altta Kalanın Canı Çıksın” isimli sergisi, iki farklı grup temelinde okunabilen çalışmaları içeriyor. Sergi, antropomorfik kaygıları taşıyan canlanan veya canlanmaya çalışan nesneler üzerinden bir söylemi ve biçimsel deformasyonlara dayalı dolap-figürlerin etkileşimsel iz düşümlerini bir araya getiriyor. Antropomorfik kaygılar taşıyan canlanan nesneler üzerinden yapılan bir söylemle, sanatçı, insan bedenine ait özelliklerin nesnelere transfer edilmesini, deformasyon ve mutasyonlarla destekleyerek heterotopik melez canlılar yaratıyor. İzleyici, sanatçının bu yolla öznenin varoluşunu hiçleştirip eserin varlığını ortaya koyarak insan olanın ötesinde yeni bir form yaratma sorunsalına tanıklık ediyor. Diğer bir bakış açısı ise geçmiş ve günümüzü kapsayan bütüncül bir perspektiften biçimsel deformasyonlara dayanıyor. Bu kısımda, dolap-figürlerin kendi aralarındaki etkileşimsel iz düşümleri ve ikili ilişkilerin irdelemesi göze çarpıyor. Sanatçı, insan biçimsellik kavramının figürü ortadan kaldırarak, yeni bir kütlesel inşa sürecine ve aynı zamanda yapı bozumsal edimlere odaklanıyor. Serginin başlığı, bir çocuk oyunundan ilham alınarak tasarlanmış bir gerçeklik-yapay olgusu etrafında şekillenmiştir. İçinde barındırdığı düşsel, dışsal ve fiziksel şiddet dilini taşıyan bir eylem halidir. Çocukluk döneminden başlayarak büyüyüp gelişen bu oyun, içsel düşünceleri ve dışsal deneyimleri bir araya getirerek izleyiciyle etkileşime geçmeye çalışır. Mehmet Kemal İçden’in “Altta Kalanın Canı Çıksın” sergisi, 4 Şubat 2024 tarihine kadar Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde izlenebilir. Sanatseverler, bu sergi aracılığıyla sanatçının eserlerindeki derin anlamları ve çeşitli temaları keşfetme fırsatı bulabilirler.
Platform A / Ankara
Orhan Taylan
Ressam ve heykeltıraş Orhan Taylan’ın Ardında Bıraktığı Sanat Mirası
Sanat dünyasının kaybettiği değerli isimlerden biri olan Orhan Taylan, 4 Kasım 2023 tarihinde aramızdan ayrıldı. Roma Güzel Sanatlar Akademisi mezunu olan Taylan, birçok sanat dalında yetenekleriyle tanınan bir sanatçıydı. 1 Mayıs kutlamalarının simge afişi ile tanınan ve dünyayı avucuna sığdırmış, havaya kaldıran nasırlı eller afişinin ressamı olarak biliniyordu. Samsun doğumlu, Selanik kökenli ve İstanbul’lu olan sanatçı, Robert Kolej ve Roma Güzel Sanatlar Akademisi mezunuydu. Sanat yolculuğunda kendi benzersiz tarzını geliştiren Taylan, özellikle klasik resim sanatındaki ustalığı ve özgün eserleriyle tanınıyordu. Eserleri dünyanın çeşitli müzelerinde yer alsa da, o kendisini herhangi bir seçkiye ya da tanıtıma katmayı reddediyordu. Orhan Taylan, sanat dünyasındaki yerini suluboya kullanmaması, heykellerini çoğaltmaması, resim öğretmenliği konusundaki eleştirileri ve sıra dışı tavırlarıyla bulmuştu. O, sanatın özünde yatan yaratıcılığı vurgularken, popüler eğilimlere ve ticari düşüncelere karşı duran bir duruş sergiliyordu. Maalesef, sanatçının bir süredir hazırlık aşamasında olduğu Ankara sergisi, Taylan’ın aramızdan ayrılmasından sonra gerçekleşti. Bu sergi, Orhan Taylan’ın sanat yolculuğunun zenginliğini ve derinliğini gözler önüne seriyor. 10 Şubat 2024 tarihine kadar Platform A sanat galerisinde izleyebileceğiniz sergi, Taylan’ın ölümsüz eserlerine tanıklık etme fırsatı sunuyor. Sanatseverler, bu özel sergiyi ziyaret ederek Orhan Taylan’ın sanatındaki izleri takip edebilir ve onun sanatına duyduğu hayranlığı bir kez daha hissedebilirler.
Kitap
Aşkın ve Direnişin Şairi Nazım Hikmet/Mustafa Balbay
Türkiye’nin gündemine yön veren bir gazetecinin nazım dolu dünyasına dair bu içten ve etkileyici anlatı, okurları bir şairin evrensel etkisiyle buluşturuyor. Kitap, Nazım Hikmet’in Türkiye gündemine ilişkin kitaplarını farklı bir açıyla ele alıyor. Mustafa Balbay, dünya genelinde 80 ülkeyi gezerken karşılaştığı olağanüstü deneyimlerini ve bu gezintiler sırasında Nazım Hikmet ile karşılaşmalarını okurlarıyla paylaşıyor. Nazım Hikmet’in dünya üzerindeki etkisinin yanı sıra, Balbay’ın Silivri Cezaevi’nde geçirdiği 5 yıl boyunca Nazım’ın enerjisiyle nasıl iç içe yaşadığını detaylı bir şekilde anlatıyor. Eser, sadece gezi notlarına odaklanmakla kalmayıp aynı zamanda Nazım Hikmet’e dair derinlemesine araştırmaları da içeren bir yapıya sahip. Mustafa Balbay’ın kendi gözlemleriyle birleştirdiği bu araştırmalar, Nazım Hikmet’in yaşamına ve eserlerine dair benzersiz bir bakış açısı sunuyor. Balbay, eserinin sayfalarında Nazım Hikmet’in hala dünyanın 5 kıtasında yaşadığına inandığını dile getiriyor. Bu düşünce, kitabın ana temasını oluşturuyor ve okurları, Nazım Hikmet’in yaşam gücünü, eserlerinin evrenselliğini ve onunla geçirilen zamanın unutulmaz etkilerini keşfetmeye davet ediyor. “Aşkın ve Direnişin Şairi Nazım Hikmet”, sadece bir gazeteci ve yazarın gezi anılarından öte, Nazım Hikmet’in dünya çapındaki etkisinin, direnişin ve aşkın şairinin izini sürmek isteyen okurlar için essiz bir okuma deneyimi sunuyor.