Kült film kavramının sinema literatüründe kesin bir karşılığı yoktur.Kimse tarafından anlaşılmayı beklemeyen filmler yapmayı kendine ilke edinmiş olan bu tür, her ne kadar insanların fikrini değiştirmese de, sinema tarihinin olmazsa olmazlarından olarak yıllardır bulunduğu yeri korumaya devam etmektedir. Peki kült film nedir ve mutlaka izlenmesi gerekn 15 kült film nedir? Hepsi ve dahası bu yazıda…
Kült film kavramının sinema literatüründe kesin bir karşılığı yoktur.Kimse tarafından anlaşılmayı beklemeyen filmler yapmayı kendine ilke edinmiş olan bu tür, her ne kadar insanların fikrini değiştirmese de, sinema tarihinin olmazsa olmazlarından olarak yıllardır bulunduğu yeri korumaya devam etmektedir. Peki kült film nedir ve mutlaka izlenmesi gerekn 10 kült film nedir? Hepsi ve dahası bu yazıda…
KÜLT FİLM NEDİR?
Latince ‘cultus’ ve Fransızca ‘culte’ kelimelerinden gelen ‘kült’ kelimesinin anlamı sinema sektöründe “belli bir dönemde aşırı ilgi gören film” olarak karşılık bulmaktadır. Kült filmler; 1900’lü yıllardan itibaren sosyolojik çalışmalara konu olmuş ve olmaya da devam etmektedir. Bu ismin asıl nedeni sadık ve tutkulu ama hayran kitlesi nispeten küçük olan filmler için kullanılan bir terim olmasıdır. Ancak bu tanım her zaman doğru değildir. Kült filmleri tanımlayan tek bir cümle yoktur, birçok istisna vardır ve iki kült film arasında bile ortak payda bulmak çok zordur. Kült filmler genellikle tuhaf, alışılmadık, gerçeküstü, çirkin ve benzersiz çizgi film benzeri karakterler ve olayların yanı sıra gösterişli setler içerir. Bunlar genellikle tartışmalıdır çünkü standart anlatım ve teknik kuralların ötesine geçerler.Bu filmler çeşitli şekillerde stilize edilebilir ve genellikle ciddi şekilde kusurlu veya olağandışıdır.
MUTLAKA İZLEMESİ GEREKEN 10 KÜLT FİLM!
1. Cennet Sineması (Nuovo Cinema Paradiso,1988)- Giuseppe Tornatore
İtalyan yönetmen Tornatore’nin ikinci filmi olan Cennet Sineması, yayınlandığı zamandan bu yana İtalya başta olmak üzere Dünya Sineması’nın klasikleri arasındadır. Film, sinema perdesinin büyüsünü ve filmlerin hayatımızdaki doldurulmaz yerini saf bir şekilde anlatmaktadır. Film; artık ünlü bir yönetmen olmuş Salvatore’nin 30 yıl sonra bir arkadaşının öldüğü haberi üzerine doğduğu kasabaya geri dönmesiyle kasabaya geldiğinde eski anılarının canlanmasını ve Cinema Paradiso isimli sinemada projeksiyoncu olarak çalışan Alfred ile ilişkilerini hatırlamasını konu almaktadır.
2. Bisiklet Hırsızları (Ladri di Biciclette, 1948)- Vittoro De Sica
Ladri di Biciclette, hem tekniği hemde sinematografik estetiği bakımından İtalyan Yeni-Gerçekçilik akımının simgesi olarak kabul edilir. Filmde, yönetmen 2. Dünya savaşı sonrasında fakirleşmiş Roma şehrinin içerisinde var olma mücadelesi veren işçi sınıfının sıradan yaşamı gözler önüne sermektedir. Benzersiz bir yalınlıkla, zor iş bulan işsiz birinin bisikletinin çalınması dramatik bir şekilde anlatılmaktadır.
3. Hayat Güzeldir (La Vita e Bella, 1997)- Roberto Benigni
Filmde, 2.Dünya Savaşı sırasında eşi ve çocuklarıyla birlikte savaş esiri olarak Yahudi toplama kampına götürülen Yahudi bir babanın ve çocuklarını korumak için onu takip eden İtalyan bir annenin yaptığı fedakarlıkların öyküsü anlatılıyor. Filmi iki farklı bölüme ayırmak gerekirse ilk yarısı 2. Dünya Savaşı öncesinde geçen romantik ve slapstick türdedir. İkinci yarısı ise 2. Dünya Savaşının başlamıştır ve Yahudilerin toplama kamplarına götürülmeye başlanmıştır.
4. Sevmek Zamanı(1965)- Metin Erksan
Türkiye Sineması’nın auteurlerinden Metin Erksan’ın sürreel başyapıtı olarak gösterilmektedir. Filmin konusu; Halil, adada ustası Mustafa’yla birlikte boyacılık yapmaktadır. Bir gün boyamaya girdiği boş köşklerden birinin üst katında, duvarda asılı bir kadın resmi görür ve resme aşık olur. Bir yıl boyunca her gün köşke girer ve resmi seyreder. Ancak, bir gün, köşkün sahibinin kızı olan resimdeki Meral, iki arkadaşıyla köşke gelir ve Halil’i resmini seyrederken görür. Film çekildiği dönemde hikayesi, dağıtımcı problemleri, sinema anlayışı yüzünden gösterime girememiştir. Fakat, Aynı dönemin Avrupa Sineması’na paralel ve yenilikçi sinema dili sayesinde izleyenlerin filmi beğenmesiyle zamanla kült film haline gelmiştir.
5. Yakın Plan(Close-Up, 1990)- Abbas Kiyarüstemi
Filmin orijinal adı “Nema-ye Nazdik” dir. Sinema eleştirmenlerinin bir kısmı filmde gerçek ve kurgunun iç içe olmasından dolayı, eseri belgesel olarak da görmektedir. Bunun nedeni yönetmen Kiyarüstemi’nin gündelik yaşamı en yalın haliyle gözler önüne sermesidir.Kiyarüstemi’nin “göz bebeğim” dediği film Martin Scorsese ve Quentin Tarantino gibi dünyaca ünlü yönetmenlerin de beğenisini aldı.
6. Dövüş Kulübü (Fight Club,1999)- David Fincher
Chuck Palahniuk tarafından yazılmış olan aynı isimli roman üzerinden uyarlanmış ve popüler kültürün sinema dünyasındaki en büyük temsilcilerinden birisi olmuştur. Film, 90’lı yılları iyi bir şekilde analiz etmiş, sadece Amerikan tüketim toplumunu değil, insanların ancak tüketici olarak var olabildiği bir sistemin eleştirisini de ciddi bir şekilde yapmıştır.
7. Akıl Defteri (Memento, 2000)- Christopher Nolan
Psikolojik ve gerilim filmi denildiği zaman akla gelen sinema filmlerinin başında gelmektedir. Yönetmen Christopher Nolan, filmin senaryosunu, kardeşi Jonathan Nolan tarafından yazılmış kısa hikaye olan “Memento Mori”den uyarlanmıştır. Film içerisinde toplam 113 defa zaman atlaması yaşanmaktadır. Ayrıca bu zaman atlamaları ile birlikte film bir dairesellik çizmektedir. Aslında filmin başı ve sonu arasında doğal bir bütünlük vardır.
8. Piyanist (La Pianiste, 2001)- Michael Haneke
Film, 2004 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü almış olan Elfriede Jelinek’in “Die Klavierspielerin” adlı romanından uyarlanmıştır. Burjuva toplumunu ve liberalizmi eleştiren, mercek altına alan bir baş yapıt olarak görülür. Birçok film otoritesi tarafından 2000 sonrası çekilmiş Avrupa Sineması’ndaki en iyi filmler arasında gösterilmektedir.
9. Yol(1981)- Yılmaz Güney
Senaryosunu Yılmaz Güney’in yazdığı film, 1982 yılında yapılan 35. Cannes Film Festivali’nde büyük ödül olan Altın Palmiye’yi kazanmıştır. Filmde, sıkı yönetiminin en zorlu döneminde İmralı Adası Yarı Açık Cezaevi’nden verilen izinle köylerine, evlerine gitmek isteyen beş mahkumun yolda yaşadıkları zorluklar ve insan hayatlarının dramı gözler önüne serilmektedir.
10. Tatlı Hayat (La Dolce Vita, 1960)- Federic Fellini
1950’li yılların sonuna doğru İtalya ulusal sinemasında yenilenmenin sembolü niteliğindeki filmlerden birisidir.Filmde, Modern Roma şehrinin yozlaşan şehir kültürüne, ahlaki çöküntülerine ironik göndermeler yapılmasından dolayı, Vatikan tarafından yasaklanması istenmiş fakat halkın beğenisiyle elde ettiği sanatsal başarılardan ötürü yasaklanmaktan ve sansürlenmekten kurtulmuştur. Roma ile bütünleşmiş bir sinema filmidir. Günümüzde dahi Roma şehrinin her yerinde filme dair bir yazı, resim, grafitti, karikatür, duvar yazılaması bulunmaktadır.