KONDA Araştırma ve Danışmanlık Şirketi, sandıktan çıkan sonuçları anlamlandırmaya yönelik “Biyopsi” başlıklı yeni bir rapor yayımladı.
KONDA Araştırma ve Danışmanlık Şirketi, 25 sayfalık raporda 14 ve 28 Mayıs 2023 Genel Milletvekili ve Cumhurbaşkanlığı Seçimleri araştırma sonuçları ile seçim sonuçlarının neden örtüşmediğini örneklemlerle anlattı. Şirketin genel müdürü Aydın Erdem’in imzasıyla yapılan yazılı açıklamada, mayıs ayındaki seçim anketinde belirtilen payının üzerinde bir hata olduğu belirtildi.
KONDA Genel Müdürü Aydın Erdem, raporla ilgili şöyle dedi:
“Çalışma neticesinde seçim sonucundan farklı bir ölçüm yapmamıza neden olmuş çok belirgin bir sebep bulmayı biz de çok isterdik. Ancak, toplum dediğimiz organizma ne kadar karmaşıksa onu ölçmek için kullanılan yöntem ve süreçler de bir o kadar karmaşık. Her adım her unsur birbirini etkiliyor.
“Dolayısıyla karşımıza, tanımlı bir hatadan ziyade, iyileştirilecek yaklaşımlar çıkıyor. Biyopsi çalışması da bir sonuçtan ziyade KONDA’nın sürdürülebilir toplumsal ölçüm gayreti için yeni bir başlangıç.”
“Bizimle benzer işleri yaptığını iddia eden kurumların söylentilere dayalı safsataları bırakmasını, habercilerin de bu dedikodulara itibar etmemesini ve artık bu konunun metodolojik bir zeminde tartışılmasını beklemekteyiz” ifadelerini kullanan Aydın Erdem, “Biz araştırma verilerinin sandık sonuçlarıyla örtüşmemesini de incelenmeye muhtaç bir durum olarak tarif ettik ve bu raporun içinde sonuçlarının bir özetini okuyacağınız bir biyopsi çalışmasına dönüştürdük. Bu çalışmada yöntem seçiminden, örneklem tasarımına, saha yöntemlerimizden, ağırlık metodlarımıza kadar her şeyi en temelinden bir sorgulamaya tuttuk” dedi.
“NE KADAR YANILDIK?”
Raporda öne çıkan başlıklarda şöyle denildi:
“Yayımladığımız araştırma, başarı açısından anket şirketlerinin ortasında yer alıyor denebilir. Ayrıca örneğin İyi Parti’nin oy oranını öngöremesek de tam olarak öngörebilen başka şirket de olmadığı anlaşılıyor. Yeniden Refah Partisi’nin yüzde 2,4 oranındaki oyu, sadece KONDA için değil, tüm şirketler için sürpriz olmuş. Tam olarak ne kadar yanıldığımızı inceledik: Ölçtüğümüz sayıların gerçek durumu belli bir olasılıkla belli bir sayı aralığı içinde yansıtıyor. Seçimden bir hafta önce 6-7 Mayıs’ta 60,7 milyon seçmeni temsil etmek üzere 3 bin 480 kişiyle görüştük ve bu örneklem boyutuyla, oy oranlarını yüzde 95 ihtimalle, belli bir güven aralığında (hata payı içinde) doğru ölçmeyi hedeflemiş olduk.
“Güven aralıkları hesabımıza göre Sinan Oğan’ın, Ak Parti’nin ve TİP’in oy oranlarını hata payı içerisinde doğru ölçmüş, diğer aday ve partileri istatistiki açıdan kabul edilebilir oy oranı aralıklarının dışında ölçmüşüz.
ARAŞTIRMA YÖNTEMİ VE ÖRNEKLEM ÇERÇEVESİ
“Türkiye’deki seçmenlerin 14 Mayıs’taki oy tercihlerini ölçebilmek için nicel ve olasılığa dayalı (yani her kişinin seçilme ihtimali bir diğerininkine eşit olan) araştırma yöntemi kullanıyoruz. ‘Örneklem çerçevesi’ (sampling frame) adını verdiğimiz ve arasından rastgele seçmenler seçmemizi ve erişmemizi sağlayacak bir liste için 60.721.745 seçmenin adlarını ve iletişim bilgilerini içeren bir liste olsa da, bu tür bir liste hem erişimimize açık olarak bulunmuyor hem de kişisel bilgiler içerdiğinden kullanmak ne etik ne de yasal olurdu. Bu durumda, alternatif olarak Türkiye’deki tüm adresleri, kişilerin telefon numaralarını, sosyal medya hesaplarını vs. içeren başka listelere yönelmek gerekiyor.
“KONDA’da ise örneklem çerçevesi için Türkiye’deki tüm seçmenler hakkında en ayrıntılı bilgiyi içeren bir diğer liste olarak, Yüksek Seçim Kurulu’nun seçim sonuçlarını kullanıyoruz. Sonuçlar sandık sandık listeleniyor ve biz sandıkları ve sandık alanlarını birleştirerek en küçük birim olarak mahalleyi/köyü tanımlıyoruz.
“Hataya neden olabilecek ilk kaynakla bu noktada karşılaşıyoruz. 14 Mayıs seçimleri için bir önceki genel seçim olan 2018 seçimlerinin sonuçlarını kullandık. Bu liste, en basitinden 56 milyon seçmenle, 2023’tekinden daha az seçmeni yansıtıyor. 2018’den bu yana ölenlerin profilleri ile yaşı geldiği için artık seçmen olanların birbirinden farklı olması, yaşadıkları yerlerin değişmiş olması, kanuna göre oy kullanamayan yaklaşık 2 milyon kişi bulunması, Suriyeli göçmenler arasında vatandaşlık edinenler bulunması ve vatandaşlık hakkı satın alanlar olması gibi bazılarının tam çapını ve etkisini bilemediğimiz değişiklikler söz konusu.
“Özetle, örneklem çerçevesi olarak kullandığımız listedeki seçmenler, temsil etmek istediğimiz seçmenler ve sahaya çıktığımızda görüştüğümüz insanlar ve seçim günü sandığa gidip oy kullananlar çok büyük oranda örtüşseler de birebir aynı değiller.”