Türkiye Tanıtım Araştırma Demokrasi ve Laik Oluşum Vakfı (TÜLOV) tarafından Meclis’teki Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) bütçe görüşmelerinde konuşan Bakan Yusuf Tekin’in tarikatlarla ilgili söylemlerine ilişkin açıklama yapıldı. TÜLOV’dan yapılan açıklamada, Bu tür açıklamalar çağdaş, laik, demokratik bir hukuk devletinde yapılamaz eğer yapılıyorsa da bu konuda bu devletin savcıları harekete geçmelidir ifadeleri yer aldı.
TBMM Genel Kurulu’nda bütçe görüşmelerinde açıklamalarda bulunan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, bakanlığının 2 bin 709 protokolünün bulunduğunu ve bunların 10’unun tarikat-cemaatlerle imzaladığını açıkladı. Bakan Tekin’in söylemleri tepkiye neden olurken bir tepkide Türkiye Tanıtım Araştırma Demokrasi ve Laik Oluşum Vakfı’ndan (TÜLOV) geldi.
TÜLOV’dan yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı:
“Siyaset-Tarikat iş birliği Milli Eğitim Bakanı’nın açıklamasıyla bir kez daha ortaya çıktı TARİKAT ve CEMAATLER ile ilgili yaptığı açıklama ülkede büyük bir tepki çekti.
Tarikat ve cemaatleri STK’lar içinde göstererek onların yasal ve hukuki bir kuruluş olarak kabul ettiğini, bu nedenle hükümet düzeyinde her türlü yardım yaptıklarını ve yapmaya devam edeceklerini açıklaması özünde bir suç teşkil etmektedir.
Eğitimcilerin laik ve bilimsel eğitime zarar verdiği gerekçesiyle eleştirdiği uygulamayı savunan Bakan Tekin, 2023 yılında 2 bin 709 protokolümüz var 1709 tanesi resmi kurumlarda 550 tanesi de STK’larla bunların içinde tarikat ve cemaatlerde var diyerek onlara yardım ettik ve etmeye de devam edeceğiz gibi anayasamızda, yasalarımızda suç teşkil edebilecek bir konuşma yaparak anayasal teminat altına alınan, laik cumhuriyetin yasakladığı tarikat ve cemaatleri savunarak onları desteklediğini açıkladı.
Kamuoyunda büyük tepki toplayan bu sözlerine karşı laik ve seküler yaşamı savunanlar açıklama yaparken DEVA Partisi İstanbul Milletvekili Mustafa Yener’in sözleri de uç ve düşündürücü oldu. Mustafa Yener’e sormak gerekir; Siz hangi düşünceye hizmet ediyorsunuz. Cumhuriyeti kuran LAİK HUKUK devletini savunan CHP’ den vekil olacaksınız, cumhuriyetin kuruluşuyla kapatılan tarikatları medrese ve cemaatleri savunacaksınız…
Bu da gösteriyor ki rahmetli Uğur Mumcu’nun tarikat, siyaset, ticaret diye adlandırdığı ortaklık güçlenerek devam ediyor. Türkiye’de laik cumhuriyete karşı siyaset 1905’lerde ABD’nin Yeşil Kuşak Projesi kapsamında komünizme karşı tarikatlarla cemaatlerle ittifak halindedir.
Cumhuriyetin ilk döneminde ortadan kaldırılan cemaatlerin günümüze kadar gelmesindeki en etkin güç emperyalizmdir.
Emperyalizmin Büyük Orta Doğu Projesi için her zaman B planı olarak elinde tuttuğu destekleyip beslediği tarikat ve cemaatlerin özellikle son yıllarda hızla örgütlenerek devletin ve iktidarın etkili kurumlarına sızmasına güç toplamasına göz yumulmakta cemaatlerin çok önemli bakanlıklarda kadrolaşmasına bilinçli bir şekilde örgütleyerek yapılan bu çalışmalar tehlikeli terör örgütü ve cemaati olan FETÖ vebasından hiçbir ders çıkartılmamışa benziyor.
Çünkü emperyalizm 1950’lerin sonunda Said Nursi ile 2000’lerin başında FETÖ ile ittifak halindeydi. Aynı siyasi anlayış bugün de Menzil ve başka tarikat ve cemaatlerle kol kola dolaşmakta…
Bugün siyasal İslamcı iktidar açıkça, ‘’Dindar Nesil’’ projesiyle yeni bir Türkiye yaratmaktan söz etmektedir. İktidar bu dava doğrultusunda bir taraftan eğitimi dinselleştirirken diğer taraftan diyanet eliyle toplumsal hayatı dinselleştirmeye çalışmaktadır. O nedenle Atatürk’ün kurduğu laik cumhuriyeti siyaset-tarikat ortaklığıyla bir tür din devletine dönüştürme mücadelesi her şeyden önce anayasaya aykırıdır ve suçtur.
Bu tür açıklamalar çağdaş, laik, demokratik bir hukuk devletinde yapılamaz eğer yapılıyorsa da bu konuda bu devletin savcıları harekete geçmelidir.”