Endonezya’da 27 bin yıllık piramit bulunduğu iddiası gerçek mi?
Bir grup bilim insanının “dünyanın en eski piramidini Endonezya’da bulduklarını” açıkladığı makalesini yayımlayan hakemli bilimsel dergi Archaeological Prospection, bu makalenin yayımlanmasına dair bir soruşturma başlattı.
20 Ekim’de yayımlanan makalede arkeologlar Java Adası’nda 27 bin yıl önce inşasına başlanmış olabilecek bir piramit bulduklarını yazmıştı.
Fakat bu iddiayı inandırıcı bulmayan bilim insanları da var.
MAKALEDE NE VAR?
Java’da Gunung Padang (Aydınlanma Dağı) olarak bilinen yapıya dair yeni analizlerin ardından bilim insanları, bunun sönmüş bir volkanın üstüne inşa edildiğini düşünmeye başladı.
Endonezya’daki Ulusal Araştırma ve İnovasyon Ajansı’ndan (BRIN) bilim insanları, bu yapının İngiltere’deki Stonehenge veya Mısır’daki Giza Piramitleri’nden daha eski olabileceğini düşünüyor.
Bu iki yapı da yaklaşık 5 bin yıl önce inşa edilmişti.
Bu teoriye göre bu yapı aynı zamanda en eski monolitik yapı.
Makalenin yazarları 2011-15 yılları arasında bölgede çalışmalar yürütürken toprağın altını incelemek için hem radarlar kullandı hem de sondajlar yaptı.
Onlara göre Aydınlanma Dağı’nın tarihi şöyle:
İnşaat son buz devrinin sonlarına doğru başladı. Bu en az 16 bin yıl önceye denk geliyor fakat bilim insanları inşaat başlangıcının 27 bin yıl kadar geriye götürülme ihtimali olduğunu söylüyor.
Yapının merkezindeki kısım muhtemelen 25 bin – 14 bin yıl önce arası bir dönemde inşa edildi fakat sonra binlerce yıl boyunca terk edildi.
7 bin 900 ile 6 bin 100 önce bir tarihte inşaat tekrar başladı. Sonrasındaysa yapının bir kısmının bilinçli olarak üstü kapatıldı, toprağa gömüldü.
Piramit 2 bin ila 1.100 yıl önce arası bir dönemde tamamlandı ve günümüzde de görülen taş teraslar eklendi.
KATMANLI PİRAMİT
BRIN jeolojistlerinden Prof. Danny Hilman Natawidjaja bu tepenin doğal bir tepe olmadığını, katmanlı bir piramit olduğunu söylüyor.
Ekibiyle birlikte yaptıkları sondajlarda, yapının merkezinden toprak örnekleri alan Natawidjaja, bu örneklerin organik zenginliğinin buna bir kanıt olduğunu belirtiyor.
Yapının ortasında büyük ve birden fazla kata sahip bir oda keşfettiklerini ve bunun ardından bu yapının bir piramit olduğu sonucuna vardıklarını aktarıyor.
BBCYe konuşan Prof. Natawidjaja inşaat ve taş üzerindeki çizimlerin, yapının en azından son taş devrinden beri ayakta olduğunu gösterdiğini de ekliyor:
“Bu bulgular medeniyetin ve gelişmiş inşaat tekniklerinin erken holosen veya erken neolitik dönemde ortaya çıktığına dair yerleşik inanışları da sarsıyor.
“Gunung Padang’ın ikinci ve üçüncü katlarını inşa edenlerin sıra dışı taş işleme yetenekleri vardı. Bu, avcı toplayıcı kültüründen çok farklı bir şey.”
‘ZORLAMA BİR ÇIKARIM’
Fakat bu çıkarımlara itiraz eden arkeologlar da var.
Onlardan biri, yine Java Adası’dan Dr. Lutfi Yondri.
BBC’ye konuşan Dr. Yondri, ortada gömülü bir piramit olduğu iddiasının zorlama olduğunu ve buna dair yeterli kanıt olmadığını söylüyor:
“Endonezya’da piramit inşa etme geleneği yoktur.
“Esas soru: Bu adada bir dağın tepesine bir piramit gömen kimse olmuş mudur? Olduysa bu ne zaman oldu? İnsanlar o kadar malzemeyi dağın tepesine çıkarabilir mi?”
Dr. Yondri, bunun bir piramit değil, Endonezya’ya özgü başka bir yapı olabileceğini aktarıyor:
“Endonezya hiç piramit kültürüne sahip oldu mu? Uydurmayın.
“BU ADADA TAŞ TERAS KÜLTÜRÜ VARDIR”
Taş teras, atalara tapma törenlerinde kullanılan masa şeklindeki kayalardan oluşan bir yapı.
Dr. Yondri, Aydınlanma Dağı’nın da bu amaçla kullanıldığını ve bu yüzden bunun bir piramittense taş teras olma ihtimalinin daha fazla olduğunu belirtiyor.
Araştırmada kullanılan toprak örneklerini de sorgulayan Dr. Yondri, kültürel bağlamdan kopuk çıkarımlarda bulunmamak gerektiğini savunuyor.
BBC, Archealogical Prospection dergisiyle iletişime geçmek için birden fazla girişimde bulundu fakat herhangi bir yanıt alamadı.
Öte yandan hakemli bilimsel dergi Nature’a bir e-posta gönderen Archeological Prospection Eş Editörü, Tennessee Devlet Üniversitesi’nden arkeolojik jeofizikçi Eileen Ernenwein, Yayım Etiği Komitesi’nin yönergeleri uyarınca bir soruşturma başlatıldığını söyledi.
Prof. Natawidjaja ise bir soruşturmaya gerek olmadığını, ekibinin tüm etik standartlara uyduğunu ve bulgularının yayımlanmadan önce dokuz ay boyunca her türlü teste tabi tutulduğunu belirtti.