Günümüzde boşanmalar artarken, sorunları çözmek ve boşanmaları engellemek adına çift terapistleri önem taşıyor. Çift terapisti Sümeyye Bilir, son dönemde boşanma oranlarının arttığına değinerek, bunun en büyük nedenlerinden birinin eşlerin işteki rollerini evlerine taşımaları olduğunu belirtti.
Türkiye’de son dönemde boşanma oranlarında artış yaşanıyor. Evliliklerini bitirenlerin sayısı her geçen ay artıyor. Çift Terapisti Sümeyye Bilici, eşler arasında yaşadıkları problemlerin göz ardı edilmesinin ileri ki süreçte daha büyük sorunlara neden olabileceğini belirtti. Bu durumların boşanmalara kadar gittiğinin altını çizen Bilici, “Özellikle çiftlerin ilişkilerini kurtarma durumunda haklı olmak mı yoksa mutlu olmak mı istediklerini kendilerine sormaları gerekiyor” dedi.
Bilici, evdeki ve işteki rollerin farklı olduğunu o yüzden işteki rolün eve geldiğinde bir kenara bırakılması gerektiğini söyledi.
“KADINLAR ÇİFT TERAPİSTİ NOKTASINDA ERKEKLERE GÖRE DAHA DUYARLILAR”
Çift terapisinin bozulan ilişkilerdeki dinamikleri yeniden yapılandırmayı amaçladığı bir terapi yöntemi olduğunu vurgulayan Psikolog ve Psikoterapist Sümeyye Bilici, “Ülkemizdeki kadınlar çift terapisti noktasında erkeklere göre daha duyarlılar. Ayrıca bazen de ilişkinin bozulan dinamiklerini çabuk fark edebiliyorlar. Bu noktada ilişkiyi düzeltme konusunda erkeklerden daha çok ilişki terapistine başvurabiliyorlar. Öncelikle ilişki içerisinde bulunduğumuz her noktada bulunduğumuz her rolün farklı olduğunu bilmemiz gerekiyor. Bu aslında kendi gelişimimizle de çok bağdaşık. Dolayısıyla kendi duygusal gelişimimizin farkında olduğumuzda ve kendimize yönelik farkındalığımız arttığında, aslında rollerimizi daha az karıştırır hale geliyoruz. Bazen günlük hayatın stresi ve iş hayatında yaşadığımız olumsuz durum eve yansıdığında, ister istemez bir bozulmaya yol açabiliyor. Sonrasında ilişkide ki denge sarsılıyor. O yüzden şunu söylüyoruz, evdeki rol farklı işteki rol farklıdır. Eve geldiğimizde işteki rolümüzü bir kenara bırakmamız gerekiyor” şeklinde konuştu.
“ÇİFT TERAPİSTİ BİR TARAFIN HAKLI BİR TARAFINDA HAKSIZ OLDUĞUNU SÖYLEMEZ”
Uzun süreli ilişkilerin bir süre sonra rutine bağlandığını belirten Bilici, “Rutin ilişki insanları yoran bir ilişki haline gelir. Böylelikle insanların duygusal veya düşünsel ihtiyaçları ortaya çıkabiliyor. Bu noktadan sonra ilişkilerin dinamiğinin yavaş yavaş bozulduğunu ve kaybetme korkusunun birbirine karşı azalığını görebiliyoruz. Bize gelen danışanların çift terapistine gelmeden önce ki beklentileri bir noktadan sonra haklı olmak olabiliyor. Çift terapisti taraf olmaz ve bir tarafın haklı bir tarafında haksız olduğunu söylemez. Terapistlerin dikkat ettiği nokta genellikle, bozulan dinamiği görmek ve onarmak olur. Çiftler bunu göremiyorlar. Bu noktada terapistler devreye giriyor. İlişkilerde genelde çiftler haklı olmak isterler. Fakat burada haklı olmak mı mutlu olmak bizler için değerli ona bakmamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Çiftlerin evlendikten sonra baba evindeki rollerinden de çıkmaları gerektiğini açıklayan Bilici, “Kendi bireyselliklerini oturtmuş, duygusal ihtiyaçlarının farkında olan, kendilerine eleştirisel yaklaşan bireyler yuva kurdukları zaman daha mutlu olduklarını görebiliyoruz. Bireyler bazı şeylerin yolunda gitmediği noktada, eğer kendi aralarında çözemiyorlarsa bu noktada bir terapistten destek almaları gerekiyor” diyerek sözlerini tamamladı.