Siyaset gündemi İYİ Parti’nin CHP’nin ‘işbirliği’ teklifine karşı verdiği ret kararını konuşuyor. Son olarak gazeteci Fatih Altaylı, İYİ Parti’nin müstakil bir şekilde seçimlere girmesine, ‘Lider bağlılığı’ adı verilen ‘lider korkusu’ nedeniyle dedi, Akşener’i işaret etti.
Yerel seçimler adım adım yaklaşırken; izleyeceği yol merakla beklenen İYİ Parti, CHP’nin ‘işbirliği’ teklifini reddederek, seçimlere müstakil bir biçimde girme kararı aldı.
Siyaset kulislerinde bu kararın alınması tepkiyle karşılanırken, İYİ Partili İl Başkanlarının ittifakı onaylamasına rağmen bu kararın çıkması kafaları karıştırdı.
“LİDER KORKUSU…”
Gazeteci Fatih Altaylı, bugünkü yazısında bu konuya değindi. Altaylı, “‘Lider bağlılığı’ adı verilen ‘lider korkusu’ nedeniyle” dedi.
Altaylı şunları söyledi:
İYİ Parti Cumhuriyet Halk Partisi’nden gelen “Yerel seçimde bazı illerde iş birliği yapalım mı?” teklifini Genel İdare Kurulu kararı ile reddetti. Bu ret CHP’nin yeni yönetiminin ilk yenilgisidir. Özgür Özel, başında bulunduğu partinin en iyi ihtimalle beşte biri oranında bir oya sahip bir partinin ayağına gitmiş ve sonrasında da reddedilmiştir. Bir yandan olumlu bir bakış açısıyla alçakgönüllü bir davranış, Türkiye’nin çıkarları için egosunu küçültmüş bir lider gibi algılanabilir ama diğer yandan da karizmayı çizdirmek gibi de görünür, ki ikinci ihtimal daha yüksektir. Aslında İYİ Parti’de önceki gün İsmail Saymaz’ın da yazdığı gibi il başkanlarının önemli bir bölümü CHP ile bir seçim iş birliğini istiyordu.
Çünkü hepsinin farkında olduğu gerçek, İYİ Parti’nin tek başına gireceği bir seçimde tek bir belediye başkanlığı dahi alamayacağı, il genel meclislerine bile çok sınırlı sayıda üye sokabileceğiydi. CHP ile yapılacak iyi bir paylaşımda azımsanamayacak bir avantaj söz konusu olacaktı. İl başkanlarının büyük bölümünün istediği bu iş birliği, GİK’de nasıl oldu da kabul görmedi? Çok basit. Türkiye’nin gayet yakından tanıdığı bir gerek nedeniyle. “Lider bağlılığı” adı verilen “lider korkusu” nedeniyle.
‘KAYBETMEK İÇİN SİYASET YAPILIR MI?’
Meral Akşener, parti kararı almadan önce doğrudan bana açıkladığı “81 ilde tek başımıza seçime gireceğiz” düşüncesinde o kadar kararlı ki, partide birkaç ay öncesine kadar kendisine en yakın isimleri bile bu uğurda harcamaktan çekinmedi. İstanbul Milletvekili Bahadır Erdem bu yüzden partiden istifa etti. Dur diyen olmadı. Bu kararın en azından parti içinde konuşulması gerektiğini vurgulayan Ümit Dikbayır’a türlü suçlama, türlü iftira atıldı.
En sonunda taciz suçlamasına kadar gidildi. Uğur Poyraz’ın topun ağzında olduğu biliniyor. Meral Akşener’in en yakın danışmanı Murat İde “Belki il bazında iş birliği yapmayı düşünsek iyi olur” dediği için partiden kovuldu. Arkasından da çirkin dedikodular üretildi. Hal böyle iken GİK’ten Genel Başkan Meral Akşener’in istemediği bir kararın çıkması mümkün değildi. Hiçbir GİK üyesi, durduk yere suçlanmak, tacizcilik suçlaması ile karşı karşıya kalmak, partililere borç taktı iddialarının hedefi olmak istemiyordu.
İYİ Parti GİK’inin bu kararı parti örgütünü ‘Kaybetmek için siyaset yapılır mı?’ sorusu ile karşı karşıya bıraktı. Bu karar muhtemelen partinin sonunu getirmeye yönelik bir karardır. Kalan tek alternatif, toptan bir iş birliği olmaksızın, il bazında yapılacak iş birlikleri, “İstanbul’da ben seni destekleyeyim, sen de Balıkesir’i bana bırak” tarzı yaklaşımlar olabilirdi. Ancak bunu sağlayacak güven ortamı da şimdilik yok. Bu saatten sonra böyle bir şey ancak İYİ Parti’den gelecek bir teklifle olabilir ki, o da zor görünüyor. Mevcut şartlarda İYİ Parti çok da uzak olmayan bir gelecekte Yavuz Ağıralioğlu’nun kurmaya hazırlandığı yeni bir parti, Zafer Partisi, MHP, CHP ve AK Parti tarafından paylaşılacaktır. Çünkü İYİ Parti keskin bir ideoloji partisi olmadığı ya da köklü bir gelenekten gelmediği için seçim başarısızlıklarına rağmen varlığını devam ettirecek bir parti türü değildir.