İşveren maaş zamlarının maliyeti artırmaması için yüzde 35-40 beklentisini dillendiriyor. Emekçi için ise yoksulluk sınırı belirleyici olmalı. Oranı mart seçimi belirleyecek.
İşveren kesimi maaş artışlarının maliyeti artırmaması için yüzde 35-40 beklentisi dillendiriliyor. Ancak bu maaşa çalışan bulamama ve çalışma barışının bozulma riskine de vurgu yapılıyor.
Yılın son aylarına girilirken milyonlarca işçinin gözü asgari ücret görüşmelerinde. İşçi temsilcileri ekim ayında 44 bin 573 TL olan yoksulluk sınırına dikkat çekerek iki asgari ücretlinin çalıştığı bir ailenin yoksulluk sınırında gelir elde edebilmesi gerektiğini söylüyor.
İş dünyası ise rakam vermekten ziyade yüzde 40’a yakın bir zam beklerken “Çalışanın kaybını giderilmesi şart buna ek olarak işverenin vergi yükü de azaltılmalı” diyor. Ekonomistler ise iktidarın seçim öncesi popülist yaklaşımla enflasyonun üzerinde bir zam yapabileceğini söylerken “Önemli olan alım gücünü artırmak” diyor.
Son ücret zammından bu yana 4 aylık enflasyon yüzde 29.40 oldu. Yılsonunda 6 aylık enflasyonun yüzde 38’e ulaşması bekleniyor. İktidar direkt olarak bu oranı yansıtırsa yeni asgari ücret 15 bin 734 TL olacak. Prof. Dr. Şenol Babuşcu, yerel seçimler nedeniyle enflasyon oranının üstünde zam beklendiğini hatırlatarak “Yüzde 50’yi bulabilir. Bu da yeni asgari ücreti 17 bin TL’ye ulaştırır. Tabi önemli olan alım gücünü artırmak” dedi.
Ay sonunda konu ile ilgili rapor hazırlayacaklarını belirten Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Başkanı Arzu Çerkezoğlu, “Şu an asgari ücretin insanca yaşayamaya yetecek bir ücret olması, gerçek enflasyon üzerinden kaybın giderilmesinin şart olduğunu söyleyebilirim. Burada açlık ve yoksulluk sınırı rakamları önemli. Her eve en az yoksulluk sınırında maaş girmeli” dedi.
İSTANBUL’A ÖZEL MAAŞ
İş dünyasında ise ortak görüş “Çalışanı ezdirmeyelim, çalışacak insan bulamayız. Ama işverene de vergi istisnaları tanıyalım” oldu. İş dünyasından isimlerin asgari ücretle ilgili görüşleri şöyle:
Mobilya ve Yatak Sanayicileri Derneği Kurucusu ve Kelebek Grubu Başkanı Davut Doğan: “Biz şirket olarak 2023’te yüzde 85 zam yaptık. Sektörümüz de yüzde 70-75 bandında yaptı. Asgari ücrete bu yıl ocakta yüzde 40 (15 bin 962), temmuzda ise yüzde 25-30 (19 bin 952) civarı bir zam bekliyorum ben. Ama burada vergi dilimlerinin çalışan lehine değişmesi lazım. Çalışan mutluluğu çok önemli, sektörler olabildiğince evden çalışma gibi olanaklarla çalışanın moralini yüksek tutmalı
Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Ramazan Kaya: İki yıldır yılda iki zam yapıyoruz, ama satış anlaşmalarımızda yıllık fiyat veriyoruz. Döviz kuru- enflasyon dengesi sağlanamıyor. Maliyet konusunda çok sıkıştık. Bizim beklentimiz 2024’te ücretlere bir kere zam yapılmasıdır. Yılbaşında yüzde 35 civarı artış bekliyoruz. Çalışma barışı ve işçi refahının sağlanması gerek ama 2024 yılı için beklentimiz işveren desteklerinin de artması
Makarna Sanayicileri Derneği ve Mutlu Makarna Yönetim Kurulu Başkanı Aykut Göymen: Şahsi beklentim yüzde 35 civarı(15 bin 392) bir zam. Ancak sanayicinin üzerindeki bir vergi yükü unutulmalalı. Zam yapılırken işçinin cebine giren değişmemek kaydıyda sanayiciden çıkan vergi yükü azaltılmalıdır. Bu da ücret artışlarının fiyatlar üzerindeki baskısını azaltacaktır.
İstanbul Yemek Sanayicileri Derneği Başkanı Sedat Zincirkıran: Net 17 bin civarı olabilir. Ancak İstanbul için 20 bin olmalı. Aksi taktirde ücretli çalışanlar İstanbul’da yaşayamaz hale geliyor. Bu artış maliyetlere yansıyacaktır tabi. Ama öbür türlü insan yaşayamayacak bu şehirde, çalışan bulamayacağız. İşverene gelen teşvik ve vergi düzenlemeleri ile maliyetlere yansıması düşürülebilir
Plastik Sanayicileri Federasyonu Başkanı Ömer Karadeniz: İçinden geçtiğimiz süreçte en çok maaşlı çalışanlar etkilendi ama işletmeler de darboğazda. Çalışanların yaşam şartlarını arttıracak bir asgari ücret çok önemli lakin bu yükün de sadece işletmelerin üzerine bırakılmaması ve devlet desteğinin arttırılması daha doğru olacaktır. Ayrıca asgari ücret seviyesinin belirlenmesinde hedef enflasyonun da hesaba alınması gerekiyor. Unutulmamalı ki refah düzeyinde artış maaşların artışıyla değil ülkelerde yaşanan üretim artışı ile gerçekleşir.