Üniversite öğrencileri, kuruluşunun 42’nci yılında Yükseköğretim Kurulu’nu (YÖK) İzmir’de ÖSYM önünde protesto etti. Öğrenciler adına yapılan ortak açıklamada, “Öğrenci ölümlerinin politik olduğunu biliyoruz. YÖK’ün iktidar için eğitimdeki baskı aracı olduğunu biliyoruz. Kendilerinin halkın sırtından elde ettikleri sermayeyle çocuklarını okumaya yurtdışına gönderdiklerini biliyoruz. Bizlerin bu yemekhanelerle, bu bakımsız yurtlarla ölüme itildiğini biliyoruz. Bu sebeple ne YÖK’ü ne de onu maşası olarak kullanan AKP-MHP baskıcı devletinin ölüm düzenini kabul etmiyoruz denildi.
YÖK’ün kuruluşunun 42’nci yılı nedeniyle onlarca üniversite öğrencisi, İzmir’in Alsancak semtinde bulunan ÖSYM binasi önünde eylem yaptı. “Gençlik biat etmeyecek. YÖK, Saray gidecek” yazılı pankartların açıldığı eylemde sık sık “Katillerden hesabi gençlik soracak “, “Üniversiteler bizimdir, bizimle özgürleşecek”,
YÖK kalkacak,polis gidecek üniversiteler bizimle özgürleşecek”, “Kuruluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “Sermayaye değil eğitime bütçe”, ve
“YÖK, polis, medya bu abluka dağıtılacak sloganları atıldı.
“AKP, BASKICI İDEOLOJİYLE BİRLEŞTİRDİ”
Öğrenciler adına hazırlanan ortak açıklamayı Furkan Bengül okudu.
AKP iktidarının “YÖK’ü kapatacağız” açıklamalarının hatırlatarak sözlerine başlayan Bengül, “Bugün burada, 12 Eylül faşist askeri darbecilerinin özgür düşünceden korkan zihniyeti sebebiyle 42 yıl önce öğrenci gençliğini tekçilleştirmek için ortaya çıkardığı, ‘’YÖK’ü kapatacağız’’ iddiasıyla iktidar olan AKP’nin özgür düşünce karşıtı bu kurumu kendi baskıcı ideolojisiyle birleştirip yol yürüdüğü YÖK’ü protesto etmek için toplanmış bulunmaktayız. 42 yıl önce kurulan bu gerici kurum üniversiteleri kendine bağlayarak özgür düşünceye ve özerk eğitime engel olmakta, akademisyenleri baskılamakta, rektörleri atamakta, ve üniversite gençliğinin örgütlü mücadelesinin önüne geçmektedir. bizlerin borçlarla okumak zorunda bırakıldığı, her gün yemekhanelere yeni zamların yapıldığı ve her yerden ‘’ihmal’’ adı altında sıra arkadaşlarımızın katledildiği bir düzene mahkûm ediliyoruz. YÖK ise bu düzenin devam ettirilmesinde tek adam rejiminin ve baskıcı devletin eğitimdeki aracı olarak görevini sürdürmektedir” diye konuştu.
“İKTİDARIN SON ÇIRPINIŞLARI”
Üniversitelerin yemekhane zamların hatırlatarak devam eden öğrenci sözcüsü, “Bizler Milletvekilleri mecliste yediği yemeklerin misli fiyatına sağlıklı yemek yiyemezken, Bizler Yurtlarda bir odada 12 kişi kalırken, O yurtlarda asansörlerin çökmesiyle, yemeklerin zehirlemesiyle devlet eliyle öldürülürken. Baskıcı Saray rejimi ve YÖK eğitimi tekeline almakta, özgür düşünceye engel olarak ve üniversiteleri tekçilleştirerek sermaye düzenine hizmet etmektedir. AKP-MHP ve ortakları kendi tebaası için memur cennetine çevirdiği üniversitelere kayyumlar atayıp ideolojik görüşlerini üniversitelere dayatmaktadır. Bunun sonucu olarak eğitim her geçen gün daha az değer görmekte, bizlerin okurken ölmek zorunda bırakıldığımız eğitim sistemi gelişimin ve bilimin değil, Baskıcı devletin amacına hizmet etmektedir. Sanki üniversitelerde öğrencilerin sorunları bunlarmış gibi! Bundan kısa bir süre önce 25 Ekim’de Aydın Kız yurdunda bir asansörün çökmesi sonucu bir sıra arkadaşımızı daha kaybettik. Baskıcı devlet gerekli bakımların yapılacağını söyleyerek gençliğin nefretini sindirmeye çalıştı ama sadece iki gün önce Muş’ta bir asansör kazası daha gerçekleşti, bu sabah Rize’de bir kyk yurdunda asansörün çökme haberine uyandık. 2 haftadır her yerden kaza haberleri paylaşıldı. Bizler çok iyi biliyoruz ki bu iktidarın miladı doldu. Kendileri de bunun farkında oldukları için her geçen gün daha fazla kayyum atayarak, örgütlü gençliğe soruşturma açarak, akademisyenleri yıldırarak son çırpınışlarını yapmaktadırlar” ifadelerini kullandı.
“AKP-MHP BASKICI DEVLETİNİN ÖLÜM DÜZENİNİ KABUL ETMİYORUZ”
Son dönemlerde artan öğrenci ölümleri ve intiharlarının iktidarın politikalarından kaynaklandığını söyleyen Furkan Bengül, “Öğrenci ölümlerinin politik olduğunu biliyoruz. YÖK’ün iktidar için eğitimdeki baskı aracı olduğunu biliyoruz. Kendilerinin halkın sırtından elde ettikleri sermayeyle çocuklarını okumaya yurtdışına gönderdiklerini biliyoruz. Bizlerin bu yemekhanelerle, bu bakımsız yurtlarla ölüme itildiğini biliyoruz. Bu sebeple ne YÖK’ü ne de onu maşası olarak kullanan AKP-MHP baskıcı devletinin ölüm düzenini kabul etmiyoruz. Bu baskı ve şiddet ortamından kurtulmanın, üniversitelerimizi özgürleştirmenin tek yolu ise akademisyenler, işçiler, öğrenciler olarak bu saldırılara karşı topyekûn direnmek ve örgütlü hareket etmektir. YÖK’üyle, polisiyle, ÖGB’siyle, saraya bağlı hareket eden rektörleriyle, medyasıyla oluşturdukları bu ablukayı parçalamak ancak bir arada durmakla mümkün olacaktır. Bizler üniversitelerimizi sizin elinize terk etmiyoruz ve bir kez daha tekrarlıyoruz: Üniversitelerde söz, yetki, karar üniversite bileşenlerine ait olana dek direneceğiz” diyerek sözlerini noktaladı.
Grup basın açıklamasının ardından sessizce dağıldı.