Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde, müziğe yetenekli özel gereksinimli bireyler için kurulan ‘Bizim Orkestra’da eğitim alan görme engelli Şevval Koç (18) ve Çağla Kıcır (18) üniversitenin yetenek sınavını kazanarak, okulun öğrencisi oldu.
Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi’ndeki Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi bünyesinde geçen yıl müziğe yetenekli özel gereksinimli gençleri desteklemek amacıyla ‘Bizim Orkestra’ isimli bir müzik topluluğu kuruldu. Görme engelli Çağla Kıcır ve üniversitenin Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Zafer Kurtaslan tarafından bir konserde fark edilen görme engelli Şevval Koç da orkestraya dahil edildi. 8 otizmli gençle birlikte müzik çalışmalarını sürdüren Kıcır ve Koç, daha sonra üniversitenin yetenek sınavını kazanarak, okulun öğrencisi olmaya hak kazandı.
‘HAYALİM OPERA SANATÇISI OLMAK’
Üniversitenin Ses Eğitimi bölümünü kazanan Çağla Kıcır, doğduğundan beri müzikle uğraştığını belirterek, “Çok az görmem var. Annemler dört buçuk aylıkken göz takibi yapamadığımı fark etmişler. Sonrasında eğitimim için İskenderun’dan Ankara’ya geldik. Özel eğitimler ve müzik eğitimleri aldım. Hocalarımız bana küçükken üniversite düzeyinde bir müzik kulağım olduğunu söylediler. Sonrasında piyano çalmaya başladım. Hayalim opera sanatçısı olmak” dedi.
‘MÜZİK BİZİM İÇİN DAHA DERİN’
Müziğin doğasında bulunduğunu söyleyen Kıcır, “Ben her şeyi müzik olarak duyuyorum. Yetenek sınavlarına piyano hocamla beraber çalıştık. Görme engelli gençler, eğer kendilerini gerçekten yetenekli hissediyorlarsa ve çalışıyorlarsa bence yapabilirler. Bir kere görme engelli bireyler olarak biz sesleri çok daha kolay bir şekilde duyabiliyoruz. Çünkü ses bizim için her şey demek. Kulak, her şey demek; kulak bizim gözümüz, kalbimiz, elimiz, kolumuz demek. O yüzden müzik bizim için çok daha derin. Benim için bu sınava girmek çok güzeldi çünkü ben her sınavı bir konser gibi görüyorum. Sınavda sorulan her soru benim için bir performans, benim için çok önemli. Her sınav benim için ayrı bir deneyim. Keza bu diğer özel gereksinimli arkadaşlarımız için de öyle” diye konuştu.
‘ÖZEL YETENEKLİ ÇOCUKLARI KEŞFETMEK İSTİYORUM’
Okulun Müzik Öğretmenliği bölümünü kazanan Koç ise küçük yaşlardan beri müziğe ilgisi olduğunu belirterek, “Bizim Orkestra’da çok renkli çalışmalar gerçekleştirdik. Bu sene tekrar çalışmaya başladık. Benim müzik öğretmeni olmamdaki en temel sebep; benim gibi müziğe yeteneği olan ama kendisi veya aileleri tarafından fark edilemeyen çocukların yeteneklerini keşfetmek. Daha küçük yaşlarda keşfedilebilecek cevherler veya öğretmenleri tarafından fark edilememiş özel yetenekli çocuklar daha erken fark edilsinler istiyorum. Aynı zamanda akademisyen olmak istiyorum. Umarım bunu da başarabilirim. Bestelerimi de daha geniş kitlelere duyurmak istiyorum” ifadelerini kullandı.
‘KONSERVATUVARLARDA ÖZEL ÖĞRENCİLER İÇİN KONTENJAN AÇILSIN’
Ankara Müzik ve Güzel Sanatlar Üniversitesi Müzik Eğitimi bölümü öğretim görevlisi Rüveyda Sultan Ünver da Bizim Orkestra’nın özel gereksinimli ve özel yetenekli bireylerin müzik yapma becerilerini geliştirmek ve toplumda farkındalık oluşturmak amacıyla kurulduğunu belirtti. Ünver, müziğe yetenekli olan özel gereksinimli gençlerde aile faktörünün çok önemli olduğunu belirterek, “Eğer erken yaşta fark edilirse nitelikli müzik eğitimiyle çok daha ileri seviyeye gelebiliyorlar. Bu noktada ailelerin ve öğretmenlerin daha bilinçli olmalarını önerebilirim. Bize de özel gereksinimli bireylerle nasıl çalışılacağı konusunda eğitimler verilebilir. Bazen hocaların tam olarak emin olamadıkları için bazı kaygılarla, tedirginliklerle bu öğrencileri kabul etmeme gibi durumları olabiliyor. Bence ülkemizde farkındalığın geliştirilmesi ve özellikle de müzik eğitimcilerine bu konuda eğitimler verilmesi, bilincin arttırılması çok önemli” dedi.
Müzik Eğitmenliği bölümünde özel gereksinimli bireyler için kontenjan bulunduğunu söyleyen Ünver, konservatuvarlarda da böyle bir kontenjanın açılmasının yararlı olacağını vurgulayarak, “Fakat bunun açılması ve sonrasında da nitelikli eğitim geliştirilebilmesi için burada çalışan akademisyenlere bu bilincin ve eğitimin sağlanması gerektiğini düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu.