CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, İsrail’in Gazze’de sivil hedeflere yönelik saldırıları nedeniyle Başbakan Binyamin Netanyahu, Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, Savunma Bakanı Yoav Gallant, Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi, Dışişleri Bakanı Eli Cohen ile diğer İsrailli askeri ve sivil yetkililer hakkında “Soykırım”, “İnsanlığa karşı suç”, “Uluslararası hukuku ihlal” suçlamalarıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu.
CHP Şanlıurfa Milletvekili Mahmut Tanal, İsrail’in Gazze‘deki saldırıları üzerine İsrail yönetimine karşı Türk yargısına başvurmak üzere harekete geçti.
Dilekçesinde; İsrail yönetimi ve silahlı kuvvetlerinin bu saldırılar neticesinde sivil halkı, hastaneleri, medya kuruluşları ve medya mensuplarını, insani yardım kuruluşlarını, okulları acımasızca hedef aldığını, soykırım ve insanlığa karşı suçları işlediğini belirten Tanal, şüphelilerin suç oluşturan fiillerinin uluslararası hukuka göre farklı suç kategorilerini ihlal ettiğini kaydetti.
Tanal, dilekçesinde; Türk Ceza Kanunu’nun 13. maddesindeki yetki kuralı çerçevesinde TCK’nın 76 ve 77. maddelerindeki “soykırım” ve “insanlığa karşı suçlar” esas alınarak şüpheliler hakkında kamu davası açılmasını talep etti.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na söz konusu dilekçesini sunarken dahi İsrail’in Filistin halkına yönelik pervasız saldırılarının tüm hızıyla sürdüğüne işaret eden Tanal, şunları kaydetti:
“İsrail devleti, Gazze başta olmak üzere diğer Filistin topraklarını adeta açık cezaevine çevirmiştir. Abluka altındaki Gazze’ye gıda ve su gibi temel insani ihtiyaçların girişine İsrail yönetimince izin verilmemektedir. İnsanlık dramının yaşandığı, sivillerin ölüme terk edildiği Gazze’de, İsrail bombardımanıyla altyapı tamamen çökertilmiş, elektrik, doğalgaz ve akaryakıt gibi ihtiyaçlara erişilememektedir. Hedef gözetmeksizin Gazze’deki sivilleri katleden, sivillerin yaşadığı, sığındığı binaları füzelerle yerle bir eden İsrail ordusu, 17 Ekim 2023 tarihinde, daha da pervasızlaşarak, El-Ehli Hastanesi’ni hedef almıştır. Evi yıkılan sivillerin de sığındığı bir yer olan El-Ehli Hastanesi’ne yönelik bu saldırıda 500’den fazla sivil katledilmiştir, çok sayıda sivil de saldırıda yaralanmıştır. Gözünü kırpmadan sivillerin sığındığı hastaneye dahi saldırı düzenleyen İsrail, insanlığa karşı suç ve soykırım suçunu en ağır biçimde işlemiştir. İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog, ‘Gazze Şeridi’nde siviller dahil hiç kimse masum değil’ şeklindeki sözleriyle, İsrail’in sivil halka yönelik soykırım niyetini itiraf etmiştir.”
“SOYKIRIM SUÇU İÇİN YETERLİ”
ABD’nin ve Batılı ülkelerin sahip çıktığı, alenen desteklediği, silah yardımı yaptığı İsrail devleti ile kuşatma altındaki Filistin arasındaki güç eşitsizliğinin herkesin malumu olduğunu ifade eden Tanal, dilekçesinde şu ifadelere yer verdi:
“İsrail, orantısız güç uygulayarak sivilleri katlettiği bu savaşta soykırım suçu işlemektedir. Etnik veya dini bir grubu, bir ırkı veya ulusu tamamen ya da kısmen ortadan kaldırmak amacıyla, o grubun üyelerine yönelik kasten öldürme, fiziki veya psikolojik zarar, doğumları engelleme veya çocukları bir başka gruba aktarma gibi fiiller, Yugoslavya Statüsü 4. maddesinde ‘soykırım’ olarak adlandırılmaktadır. Failin, belli bir grubun tamamen yahut kısmen yok edilmesine ilişkin olarak özel kastının bulunması soykırım suçu için yeterlidir.”
İsrail’in Filistinli sivilleri katletmeye yönelik tutumunun Türk Ceza Kanunu’nun 76. maddesi gereğince “soykırım” suçunu oluşturduğu ve TCK’nın 77. maddesine göre “insanlığa karşı suç” kapsamına girdiğini belirten Tanal, İsrail’in imzalamış olduğu Cenevre Sözleşmeleri’ni de ihlal ettiğine dikkat çekti. Tanal, “Cenevre Sözleşmeleri’nin 3. maddesi açıkça göstermektedir ki, İsrail uluslararası hukuka aykırı hareket etmektedir, nerede ve ne zaman olursa olsun, suçludur ve suçlu kalacaktır” değerlendirmesini yaptı.
Tanal, Birleşmiş Milletler üyesi olan İsrail’in, Filistin topraklarına ve sivil halkına saldırılarda bulunurken, Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın 2. maddesinin 4. fıkrasındaki “Tüm üyeler, uluslararası ilişkilerinde gerek herhangi bir başka devletin toprak bütünlüğüne ya da siyasal bağımsızlığa karşı, gerek Birleşmiş Milletler’in Amaçları ile bağdaşmayacak herhangi bir biçimde kuvvet kullanma tehdidine ya da kuvvet kullanılmasına başvurmaktan kaçınırlar’’ hükmüne de aykırı hareket ederek uluslararası hukuku yok saydığını ifade etti.
“YARGILAMA TÜRKİYE’DE YAPILABİLİR”
Filistinlileri hayattan koparan İsrailli yetkililerin Türkiye’de yargılanmalarının hukuken mümkün olduğunu savunan Tanal, TCK’nın 13. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca yurt dışında işlenmiş olan soykırım, insanlığa karşı suçlar, göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti suçlarının Türkiye’de kovuşturulması bakımından evrensel yetki kuralı kabul edildiğini hatırlattı.
Evrensellik ilkesinin 13. maddede düzenleniş şekline göre, bu maddede sayılan suçların yurt dışında işlenmesi durumunda, failin ve mağdurun vatandaşlığına bakılmadan, failin Türkiye’de bulunması da gerekli olmadan hakkında Türk kanunlarının uygulanacağını kaydeden Tanal, dilekçesinde şunlara yer verdi:
“Bu sebeple, belirtilen dört suç hakkında, suçun bir yabancı tarafında yurt dışında yabancıya karşı işlenmiş olması halinde ve failin yurt dışında bulunması halinde dahi hakkında Türkiye’de kovuşturma yapılacaktır. Filistin topraklarında İsrail Devletinin yetkililerinin işledikleri suçlar nedeniyle Türk Ceza Kanunu’nun 8. maddesi uyarınca Türkiye’de yargılama yapılabilir. Sözü edilen İnsanlığa karşı suçlar, barışa karşı işlenen bir suç olması sebebiyle vatandaş olarak şikâyet etme hakkım vardır.”