Ziynet Eşyalarında Dönüşüm.Avukat Fatma Şeyma Yılmaz Doğan Evlenecekler Dikkat Etsin Dedi.
Türk toplumunda evlilik yalnızca iki bireyin bir araya gelişi değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik bir birlikteliktir. Bu birliktelik, kimi zaman büyük harcamalarla organize edilen düğünler ve bu törenlerde takılan ziynet eşyalarıyla taçlandırılır. Ancak boşanma sürecine girildiğinde, evliliğin başındaki bu sembolik hediyeler birer uyuşmazlık konusuna dönüşür: Düğünde takılan takılar kime aittir?
Türk örf ve adetlerine atıfla, Yargıtay yıllarca düğünde takılan ziynet eşyalarının tamamını “kadına özgülenmiş sayarak” kadına ait kabul ediyordu. Kim tarafından takıldığı, kime takıldığı ya da hangi tür takı olduğu çoğu zaman dikkate alınmıyordu.

Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 2023/5704 E. 2024/2402 K. Kararında ‘’Bu konuda Dairemizin ilkesel nitelikteki yeni görüşüne göre; “Taraflar arasında ziynet eşyalarının paylaşımı konusunda anlaşma mevcut ise paylaşım bu anlaşmaya göre gerçekleştirilir. Ziynet eşyalarının paylaşımı konusunda taraflar arasında anlaşma bulunmadığı takdirde yerel örf ve adetin varlığı iddia ve ispat edilirse bu kurala göre paylaşım gerçekleştirilir. Aksi takdirde erkeğe ve kadına takılan/verilen ve ekonomik değer taşıyan her şey kural olarak kendilerine aittir. Ne var ki takılar içinde karşı cinse özgü (kadına ya da erkeğe özgü) bir şey varsa o cinse verilmiş sayılır. Özgü olma konusunda çekişme varsa ve gerektiğinde bilirkişi incelemesi yapılmalıdır. Bilirkişi incelemesi sonucunda o şeyin her iki cinse özgü olduğu belirlenmişse o şey takılan/verilen eşe ait olur. Takı sandığı/torbasına konulan ekonomik değer taşıyan şeyin aidiyeti konusunda; konulan şey kadına ya da erkeğe özgü bir şey ise o cinse verilmiş sayılır, o şeyin her iki cinse özgü olduğu belirlenmişse ortak kabul edilmelidir” yönündedir. Uyuşmazlık, tarafların iddia ve savunmaları da dikkate alınarak bu ilkeler doğrultusunda çözülmelidir.“ demiştir.

Yargıtay’ın 2024 tarihli kararına göre artık: Ziynet eşyası hangi eşe takıldıysa, o eşin kişisel malıdır. Cinsiyete özgü olanlar o cinse, cinse özgü olmayan takılar ise kime takıldığı somut olarak tespit edilemiyorsa taraflar arasında ortak mal sayılabilir. Taraflar arasında yazılı ya da açık bir anlaşma varsa, bu irade öncelikli olarak dikkate alınır. Bu yeni yaklaşımda “kime takıldığı” sorusu esas hale gelmiş, takıların kaderi “kim taktı” ve “hangi amaçla taktı” gibi detaylı bir ispat sürecine bağlı hale gelmiştir.
Artık ziynet eşyalarıyla ilgili taleplerde, “geline takıldı” genellemesi değil, somut delil sunumu önem kazandı. Fotoğraflar, düğün kayıtları, tanık beyanları ve hatta sosyal medya paylaşımları bile delil olarak değerlendirilmekte. Mahkemeler, artık ziynet talebini değerlendirirken takıların miktarından çok, kime takıldığını tartışılmakta.