Vitrindeki Albümler’de bu hafta…
MUGANNİ “18” (RAKUN MÜZİK)
20 yıldan beri demlenen kişisel bir niyetin meyvesi bu albüm… Kimbilir neden bu kadar (mor ve) ötelendi! mor ve ötesi’nin basçısı, yılların müzisyeni Burak Güven, Muganni adı altında çıkardığı 12 şarkılık “18” albümünde kendini bir muganni (şarkıcı) olarak sunsa da, prodüktör, çalgıcı, besteci tarafını saklamıyor.
Sakin, göz kapakları yarı yarıya inik bir retrospektif. Görmüş geçirmiş, orta yaşı geride bırakmış kentli bir erkeğin penceresinden okunmuş şarkıların sözleri bir parça dervişvari.
Bazı sözcükleri fazlaca telaffuz ediyor Burak. Bu hal albümü konsept yapmıyor ama bir bütünlük sağlıyor. Cennet-cehennem arasında salınan, geçmişe ve geleceğe eşit mesafeden bakmaya gayret eden içsel yolculuklar, muhasebeler; fani dünyayı analiz etmeyi ihmal etmeyen ölümlü insana has kaygılar… mor ve ötesi’ne nazaran daha semavi; çok daha kişisel ancak yine de toplamda aileden çok uzakta değil.
Temposu düşük ve akustik soundlu bu albümde Burak’a vokaliyle Özge Fışkın, Koray Candemir, Harun Tekin, Serkan Çeliköz, Yağmur Efe Güven, çalgılarıyla Mert Topel, Ozan Musluoğlu, Mert Can Bilgin, Aksel Coe, Barış Doğukan Yazıcı, Bulut Güven, Hasan Dağlar, Burak Ayrancı, Burak Kayan ve Kerem Özyeğen omuz veriyor.
PINAR AZİZOĞLU “DÜNYA TELAŞI”
İlk single’ı “Anka”yı 2021 Ağustos ayında çıkarmış, ardından 10 şarkı daha yapmıştı Pınar Azizoğlu. Şimdi dağarcığında ne varsa topladı ve bir albüme imza attı: “Dünya Telaşı”.
Küllerinden doğup doğmadığını bilmiyoruz bu albümün, ama Pınar’ın kapağında Tori Amos’vari bir pozla mitolojinin içinden fırlamış bir deniz kızı olarak bize bakışından anlıyoruz ki kasvetli ve melankolik bir dünyanın içine doğru davet ediliyoruz.
Duygusal çeşitliliği yüksek Pınar’ın şarkılarının. Yabancılaşma duygusu sabit, arkasında da mütemadiyen varlığını hissettiren huzursuz bir fon. Kendisi tarafından kaleme alınmış (düzenlemelerini Ecem Türkoğlu’nun yaptığı) sekiz şarkıya ya bir piyano ya da akustik bir gitar eşlik ediyor, arada bir yaylılar ve davul duyuluyor. Albüme adını veren kapanış şarkısında elektrik gitarlar homurdanıyor. Sessiz ve derinden ilerlemesine karşın tansiyonu hiçte düşük değil albümün. Bazen distopik bir romandan alınmış satırları, bazen hüzünlü bir filmden alınmış sahneleri, bazen de gotik bir resimden alınmış ayrıntıları anımsatıyor.
Kalabalıklardan yorulmuş, aşk acısından muzdarip bir halde söylüyor Pınar. Daha iyi bir insanlığa duyulan inanç ve özlemle…
Sessiz duruşuna kanmayın, iddialı bir albüm…